Suruç Katliamı Davası Devam Ediyor

Cihatçı terör çetesi IŞİD’in, siyasi iktidarın devamını sağlayacak şekilde uygulamaya koyduğu politikalara hizmet eden Suruç Katliamı davası Urfa’nın Hilvan ilçesinde görülmeye devam ediyor. Saldırıya dair, firari Deniz Büyükçelebi ve İlhami Balı üzerinden devam eden yargılamanın ikinci duruşmasında, siyasi parti ve sivil toplum örgütleri müdahillik talebinde bulundu.

Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, katliamda yaşamını yitiren İsmet Şeker’in kızı Yağmur Şeker konuştu. Şeker, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun gelip kendilerine hesap vermesi gerektiğini belirterek, “O gelip her şeyi bize anlatacak. İlhami Balı kırmızı bülten ile aranıyor ama getirilmiyor. Gelip bize hesap versin. Suruç için adalet demeye devam edeceğiz. Hiç bir zaman bu davanın peşini bırakmayacağız” dedi. Cemil Yıldız’ın eşi Sultan Yıldız ise, adalet istediklerini kaydederek, “Hiç bir sanık yargılanmadı. Sadece Yakup Şahin değil bir çok fail var. Mahkeme heyeti bu failleri getirsin” dedi. Çağdaş Aydın’ın babası Feti Aydın da, “Çocuklarımızın suçu evleri yıkılan bir halka el uzatmak mı? 33 insan katledildi ve sanık kürsüsü boş. Kamera kayıtları neden silindi? Kirli eller ortaya çıksın” dedi.

Katliamda yaralanan Koray Türkay, konuşmasına katliamda yaşamını yitiren arkadaşlarını anarak başladı. Türkay, şunları söyledi: “Biz bu katliamın siyasi bir katliam olduğunu biliyoruz. Siyasete yön verme adına kirli planlar dünyanın bir çok yerinde devreye sokulmuştur. Bir çok belge mahkemeye sunuldu ama katliamın siyasi ayağına dair somut deliller olmasına rağmen hiç bir duruşmada bu belgeler değerlendirilmedi. Biz aile, yaralı ve tanıklar olarak bu davanın kapatılmasına izin vermeyeceğiz.”

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) Eş Genel Başkanı Okan Danacı, mahkeme heyetinin her duruşmada “söyleyecek yeni bir şey var mı” diye sorduğunu, ancak yeni bir şey söyleyecek olanın mahkeme heyeti olduğunu ifade etti. Davada gerçeklerin ortaya çıkması için Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesi gerektiğine vurgu yapan Danacı, “İlhami Balı ‘aranıyor’ deniliyor. Bu kişi aranırken nasıl devlet hastanesinde tedavi oldu? Kim tedavi etti? Mahkeme heyeti bir adım atmak istiyorsa bunları araştırsın. Bizim söyleyecek yeni bir sözümüz yok. 300 yıl sürse biz buraya geleceğiz, adalet mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz. Dava buraya kadar geldiyse mücadele ile gelmiştir. Adım atması gereken mahkeme heyeti. Adil bir yargılama için adımlar hızlı atılmalı” diye konuştu.

Katliamda yaralanan Çağla Seven ise, şunları söyledi: “Bu katliam bütün topluma karşı işlendi. Umudumuzu yitirmedik. İlk duruşmaya sargılar ile katıldım. Katliamın üzerinden 7 yıl geçti. Sıcak bir ay da oyuncaklar ile bu yola çıkmıştık. Biz buraya oyuncak dağıtmak için gelip katledilen gençleriz. Toplumun vicdanında katiller mahkumdur. Üst düzey güvenliğe rağmen Yakup Şahin buraya getirilmedi. Bu duruşmaya ciddi yaklaşın. Yaralı olarak 23 duruşma buraya geldik, katil getirilmedi, getirmek çok mu zor? 33 insan katledildi, ülkenin kaderi değişti ama sanık kürsüleri boş. Bana yaralı olarak GBT yaptılar, katillerin sakalı kesilerek Amara Kültür Merkezi’nden çıkarıldı. Ahmet Davutoğlu sağda solda dedikodu yaparak konuşuyor, onun konuşacağı yer burasıdır. Al Aggal’ın Suruç Katliamı bombacısı olduğu söyleniyor, neden bu dosyaya eklenmiyor?”

Suruç yaralısı Kenan Yıldızerler ise, katliamın insanlığa karşı işlendiğini belirtti. Sadece adalet beklediklerini ve mahkemeye adalet yeminini hatırlattıklarını söyleyen Yıldızer, “Suruç için adalet herkes için adalet demeye her yerde devam edeceğiz” dedi. Katliamda yaşamını yitiren Uğur Özkan’ın babası Mehmet Özkan, “Bu 23 duruşmadır biz buraya geliyoruz. Kayıp kamera görüntüleri araştırılsaydı katliamı yapanlar ortada dolaşmazdı. Katiller aranıyor deniliyor, nerede aranıyor? Katilleri yakalamak yerine ailelere şiddet uygulanıyor. Katilleri yakalamayanlar bize dava açıyorlar. Benim evladım bir karınca incitmezdi. Silah ile değil oyuncak ile mağdur çocuklara gitmeye çalışıyordu. Elinizi vicdanınıza koyun. Baskı altında olduğunuzu biliyorum ama biz sizden adalet istiyoruz. ‘Adalet mülkün temeli’ yazmışsınız, biz o adaleti istemeye devam edeceğiz” dedi.

ESP Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş, müdahil olma taleplerinin yıllarca kabul edilmediğini, davanın sadece 33 gencin ailesinin davası olmadığını belirtti. Gümüştaş, “Yargılamaların bütün taraflara açık olması gerekir. Müdahillik talebinde bulunan bütün demokratik kitle örgütü ve siyasi partilerin talebi kabul edilmeli. Onlarda bu davanın tarafı. Yargılama boyunca bir çok delil mahkemeye sunuldu ve nasıl bir organizasyon olduğu ortaya çıktı. İlhami Balı nasıl Türkiye denetiminde bulunan İdlib’te kalıyor? 7 yıldır bir adalet mücadelesi veriyoruz. Rojava’da yeniden işgalci bir savaşa hazırlık yapılıyor. 32 kilometrede neler olacağını, davaya eklenen ve İlhami Balı’nın bulunduğu İdlib’ten bağımsız görmüyoruz. Bu saldırılar karşısında 7 yıldır boyun eğmedik, bunun için mücadele edeceğiz. Herkes çocuklarının savaşa gitmesine karşı söz söylemeli” diye konuştu.

Suruç yaralısı Uğur Ok’un ablası Satiye Ok, katliamda yaşamını yitiren Murat Yurtgül’ün annesi Şemsiye ve amcası Nizamettin Yurtgül, katliamda yaşamını yitiren Yunus Emre Şen’in annesi Şükran Şen, katliamda yaşamını yitiren Veysel Özdemir’in annesi Rabia Özdemir, katliamda yaralı kurtulan Seyfettin Kabay da adalet talebini dile getirerek, katliama karışan ve göz yuman kişilerin yargılanmasını istedi.