Yeryüzü Postası’nın Statement on Gaza’dan çevirdiği ve paylaştığı bildirinin tamamı şöyle:
Melbourne Anarşist Komünist Grubu, İsrail Apartheid’ına karşı Filistin direnişiyle dayanışma duygularını ifade eder.
İsrail’in savunucuları tarafından yapılan açıklamaların aksine, Hamas militanlarının Güney İsrail’deki saldırıları ‘sebepsiz’ değildir. Filistinliler on yıllardır kışkırtılmakta, etnik olarak temizlenmekte, hapsedilmekte, işkence görmekte, öldürülmekte ve günlük aşağılamalara maruz kalmaktadır.
Tam anlamıyla gerici bir örgüt olan Hamas’ın sivilleri hedef alan saldırılarını kesinlikle reddediyoruz. İsrail’deki işçi sınıfının çoğunluğu kesinlikle Apartheid’ın suç ortağı konumundadır ve Yahudi-işçilerin Filistinlilerle dayanışmasının yakın gelecekte önemli bir rol oynamasını beklemiyoruz. Bununla birlikte, böyle bir gelişmenin eninde sonunda gerekli olacağı ve bunun sivil İsrailli işçilere yönelik haksız saldırılarla körüklenmemesi gerektiği de bir gerçektir. Ayrıca Hamas’ın işlediği suçların, ciddi olmakla birlikte, İsrail’inkilerin sadece soluk bir yankısı olduğunu kabul etmek de önemlidir. Gazze’deki mezarlıklar İsrail şiddetinin sivil kurbanlarıyla dolup taşmaktadır.
İsrail Devleti’ne ve onun beslediği faşizme karşı silahlı direniş başka bir konudur. Dünyanın en büyük açık hava hapishanesinin sakinleri olan Gazze halkı, apartheid rejiminin dayattığı cehennemden kurtulmak için (strateji hakkında ne düşünürseniz düşünün) her yol başvurma hakkına sahiptir. Gazzeliler su kaynaklarından zehirlenmekte, ekonomik olarak boğulmakta ve rutin olarak bombardımanlara maruz kalmaktadır. Hamas tarafından bir savaş başlatılmadı – savaş Filistin halkı için gündelik bir gerçekliktir.
İsrail’deki aşırı sağcı hükümetin vereceği karşılık, son yirmi yılda gördüğümüz ‘özel operasyonlardan’ çok daha vahşi olacaktır. Ordunun korkunç bir eyleme girişerek dünyaya bir oldubitti yaşatması gibi gerçek bir tehlike söz konusu. Dahası, İsrail’deki faşist hareket giderek artan bir şekilde Filistin sorununa nihai bir çözüm olarak düpedüz soykırımdan söz etmektedir.
Filistinli işçiler, sahip oldukları muazzam cesareti apartheid rejiminin yenilgisine dönüştürmek için, kendi seçtikleri liderlerinden bağımsız hareket etmek zorundadırlar. Birinci İntifada’da sergilenen öz-örgütlenme ve halk katılımı patlaması yeniden yaşanmalıdır.
Bu arada, İsrail işçileri “Sınıf Savaşı Dışında Savaşa Hayır” tutumunu benimsemelidir. Yerleşimci sömürgeci zihniyet, sınıf işbirliği ve faşizm yenilgiye uğratılmalıdır. Apartheid Devleti yıkılmalıdır. Gerçekçi olmak gerekirse, anlamlı bir uluslararası işçi sınıfı dayanışması olmadan bu gerçekleşmeyecektir. Bu, bölgedeki çeşitli diktatörlüklere karşı mücadelenin yanı sıra ABD’de statükoyu sürdüren hayati desteği sona erdirecek bir hareketi de gerektirecektir. Avustralya’nın İsrail’e verdiği desteğin önemi ABD’ninki ile kıyaslanamaz olsa da, aynı mücadeleyi burada da vermeliyiz.
Birleşik iki uluslu bir devletin kurulması devletler arası çatışmanın, ırkçı milliyetçiliğin ve sömürünün temel nedenlerini ortadan kaldırmayacaktır. Sadece tüm sınıfın, hem Arap hem de Yahudi patronlara ve politikacılara karşı birleştiği bir hareket bu zehirleri ortadan kaldırabilir ve şu anda Nehir ile Deniz arasında, Filistin topraklarında yaşayan her insanı özgürleştirebilir.
KAHROLSUN APARTHEID
SINIF SAVAŞI DIŞİNDA SAVAŞA HAYIR