Gabonlu 17 yaşındaki üniversite öğrencisi Dina’nın (Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga) Karabük’te 26 Mart’ta yaşamını yitirmesinin ardından hazırlanan iddianame, Karabük Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. “Dina için Feministler’ oluşumunda bir araya gelen avukatlar da, yaptıkları yazılı açıklamayla iddianamenin hazırlandığını duyurdu.
Dina için Feministler ise, 8 Kasım saat 11.45’te Karabük Adliyesi’nde gerçekleşecek ilk duruşmaya katılma çağrısı yaptı. Dina İçin Feministler açıklamasında, “Şüpheli ölümlerin peşini bırakmayacağız” denildi.
Dina için Feministler’in avukatların yaptıkları açıklamada, iddianamenin yalnızca tutuklu fail Dursun Acar’a yönelik ‘kasten öldürme’ ve ‘cinsel istismara teşebbüs’ suçlamalarıyla hazırlandığı ifade edildi. Dina’nın katledilmesine neden olan bütün faillerin deşifre edilip cezalandırılması ve gerçeğin açığa çıkması için davayı takip ettiklerinin altını çizen avukatlar, Karabük’te 8 bini aşkın yabancı öğrencinin yüksek ücretler ödeyerek eğitim aldıklarını ve kentte ‘yabancı öğrenci turizminin’ geçim kaynaklarından biri olduğunu belirtti.
Karabük’te yabancı öğrencilerin güvenliğini tehlikeye atan fuhuş çetelerinin varlığına işaret edilen açıklamada, polis başta olmak üzere devlet memurlarının da bu çetelerde yer aldığı belirtilerek “Türkiye’ye eğitim almak için gelen ve büyük çoğunluğu dar gelirli ailelerinin çocukları olan göçmen öğrenciler, Türkiye’deki ekonomik kriz koşullarında geçimlerini güçlükle sağlıyor. Karabük’te neredeyse herkes bir ‘fuhuş çetesinden’, bu çetenin üniversite öğrencilerini ve bilhassa siyah genç kadınları fuhşa zorlamasından, ülkenin farklı yerlerinden erkeklerin bu amaçla Karabük’e geldiğinden, öğrencilerin bir kısmının da bu çetelerle iş birliği halinde olduğundan söz ediyor. Görgüye, bilgiye dayalı tanıklıklar anlatılıyor. Fuhuş, uyuşturucu veya başkaca yasa dışı amaçlarla örgütlenen çetelerin içinde polis başta olmak üzere devlet memurlarının yer aldığı ve bu nedenle suçların açığa çıkarılmadığı da şehirde kulaktan kulağa yayılan bilgilerin başında geliyor” denildi.
Açıklamanın devamında, “Dina’nın apartmanın bodrum katında, tanık anlatımına göre çığlık atarak kurtulmaya çalıştığı, erkeğin veya erkeklerin kim olduğunun, Dina’nın bu bodrum kata neden indiğinin veya indirildiğinin, basına da yansıdığı üzere buradan yaralanmak pahasına bahçe duvarlarından atlayarak neredeyse yalınayak kaçmasını ve nihayetinde Dursun Acar’ın arabasına binmesini gerektirecek düzeyde ne yaşandığının aydınlatılması gerekiyor. Zira tüm bunlar Dina’nın istemediği bir durumun içine sokulduğunu, belki o bodrum katında cinsel ilişkiye zorlandığı için panik halinde kaçmış olabileceğini düşünmemize neden oluyor.” ifadelerine yer verildi.
Soruşturmadaki gizlilik kararı nedeniyle otopsi raporları dışında belgeye ulaşamadıklarını, iddianame hazırlandıktan sonra detaylara ulaşabildiklerini belirten avukatlar açıklamalarında, “Soruşturma savcısı tarafından etkin bir soruşturma yürütülmesini ve tüm deliller detaylı biçimde değerlendirilerek eksiksiz bir iddianame düzenlenmesini ümit ettik. Ancak erişebildiğimiz belgeler ne soru ve kaygılarımızı ortadan kaldırıyor ne de tatmin edici cevaplar sunuyor. İddianame ile yalnızca Dina’nın bulunduğu apartmandan kaçtıktan sonra bindiği otomobili kullanan şüpheli olan Dursun Acar’a Ceza Kanunu’nun 81/1. maddesinde düzenlenen ‘kasten öldürme’ ve 103/1 maddesinde düzenlenen ‘cinsel istismara teşebbüs’ suçlarından dava açıldı. Dolayısıyla gecenin ilk bölümünde neler yaşandığı, Dina’nın neden can havliyle koşarak uzaklaşıp araca bindiği, şüphelinin kendi beyanıyla neden ‘bir anda seyir halindeki aracın kapısını açarak inmek istediği’ ve iki olay arasında bir bağlantının bulunup bulunmadığı belirsizliğini koruyor.” noktalarının altını çizerek, basın mensuplarına davayı takip etme çağrısı yaptılar.
Avukatlar, Dina’nın yaşamını yitirmesine dair detayları ortaya çıkarmak ve tüm faillerin yargılanması için mücadele etmeye devam edeceklerini belirterek, açıklamalarını şu cümlelerle sonlandırdı: “Diğer sanıklar yönünden etkin bir soruşturma yürütülmeksizin, şüpheli ve tanık ifadelerindeki bariz çelişkiler aydınlatılmaksızın, şüphelilere ilişkin yapılan tanık teşhislerini gözardı ederek, şüphelilerin kendi aralarındaki ilişkiler anlamlandırılmadan takipsizlik kararı verildi. Telaşla hazırlanan ve eksik tahkikatla tek bir şüpheli üzerinden kurgulanan bu iddianamenin tarafımızca kabulü mümkün değildir. Dina’nın ölümünün aydınlatılmasını ve tüm faillerin yargılanmasını sağlamak üzere mücadele etmeye devam ediyoruz.”