Tunus’ta 2021 Temmuz ayında başlayan siyasi kriz geçen hafta derinleşti. Cumhurbaşkanı Said Temmuz 2021’de çalışmalarını askıya aldığı Temsilciler Meclisi’nin düzenlediği çevrimiçi oturumu “darbe girişimi” olarak nitelendirip parlamentoyu feshetmişti. Tunus Dışişleri Bakanlığı, Tunus’ta parlamentonun Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından feshedilmesine tepki gösteren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarını iç işlerine yönelik “kabul edilemez bir müdahale” olarak nitelendirdi.
Tunus’ta parlamentonun feshedilmesini Erdoğan, bu adımı “Tunus halkının iradesine darbe” olarak tanımlamıştı. Bakanlığın açıklamasında, “Tunus, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın açıklamasından duyduğu şaşkınlığı ifade etmektedir. Bu yorumlar kabul edilemez” denildi. Açıklamada, “Tunus dost ülkelerle yakın ilişkiler kurma gayreti içindedir ancak kararlarının bağımsızlığına da bağlıdır ve egemenliğine müdahaleyi reddeder” denildi.
Tunus Dışişleri Bakanı Osman Cerendi de Twitter’dan yaptığı açıklamada, konuyla ilgili olarak mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu’yla bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini duyurdu. Cerendi Türkiye’nin Tunus Büyükelçisi Çağlar Fahri Çakıralp’ın da Erdoğan’ın yorumlarının Tunus tarafından reddedildiğinin ifade edilmesi amacıyla Dışişleri Bakanlığına çağrıldığını da belirtti.
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in parlamentoyu fesih nedeninin çevrimiçi oturumda, Said’in Temsilciler Meclisi’nin çalışmalarını askıya alan ve parlamenterlerin dokunulmazlıklarını kaldıran kararlarının iptali için sunulan bir yasa tasarısının kabul edilmesi olduğu belirtiliyor. Oturumun ardından Tunus terörle mücadele birimleri, Meclis Başkanlığı görevindeki ana muhalefet lideri Raşid Gannuşi ve diğer milletvekillerini ifadeye çağırmıştı. Siyasal İslamcı İhvan bağlantılı An-Nahda lideri Gannuşi ise çevrimiçi oturumlar düzenlemeye devam edeceklerini açıklamıştı.
Tunus 2010 Kasım ayında, daha sonra Arap coğrafyasındaki otoriter rejimlere yönelik sokak eylemlerine dönüşen Arap Ayaklanmaları’nın başladığı yerdi. Ayaklanmalar kısa süre sonra Tunus, Mısır ve Suriye’de siyasal islamcı hareketler tarafından manipüle edilmişti. Tunus’ta ve Mısır’da söz konusu hareketler iktidara gelirken, Suriye’de ise İhvan destekli ayaklanma devletlerin dahil olmasıyla, etki alanı geniş, bölgesel bir savaşa evrilmişti.