28 Aralık 2011’de, Roboski’de devlet 34 Kürdü 2 kere bombalayarak katletmişti. O günden sonra takvimin 28 Aralık’ı gösterdiği her gün, Dersim’i, Zilan’ı hatırlarız; Newala Qesaba’yı, Çorum’u, Maraş’ı, Malatya’yı, Gazi’yi, Sivas’ı, Ceylan Önkol’u, Uğur Kaymaz’ı, devletin katlettiği nicelerini hatırlarız.
Yanlarında yaklaşık 50 kadar katırla 34 Kürt, sınır ticareti için devletin sınırını geçerken TC’nin F-16’larıyla iki defa bombalanarak katledilmişti. 19’u çocuk 34 kişiyi, 50 tane de katırı katleden devletin yaptığı ilk açıklama, sınırdan geçenlerin kaçakçılık yapmadığı, terör örgütü üyesi olduğuydu. Devletin yaptığı ilk açıklamanın yanlışlığı ortaya çıkınca, bu defa silah taşıdıklarını iddia edildi. Bu iddiaları da tutmayınca, sınırdan geçenlerin arasında “Bahoz Erdal”ın olduğu istihbaratını bahane ederek katliamı meşrulaştırmaya çalıştı.
Gündemi manipüle etme “ustası” devlet iktidarı, Roboski Katliamı’nı kendi politik tahayyülü doğrultusunda, muhafazakar bir toplum inşası için kullanmakta da bir sakınca görmedi. Dönemin başbakanı Erdoğan’ın, “Her kürtaj bir Uludere’dir” açıklaması, Roboski’de devlet tarafından gerçekleştirilenin bir katliam olduğunun zımnen kabulü olurken, bu manipülasyon manevrası katliamın üzerini örtmeye yetmedi.
Devlet yaptığı katliamın ardından göstermelik bir dava bile açmamış, soruşturmaya gizlilik konulmuş, takipsizlik kararları verilmişti. “Unutmayacağız, Affetmeyeceğiz” dediğimiz, devletin sayısız katliamlarından birisiydi Roboski… İşte bu katliamın üzerinden 10 yıl geçti. Yirminci, otuzuncu, ellinci yılında da söyleyeceğimiz gibi: Roboski’yi unutmayacağız, katil devleti affetmeyeceğiz.