Alevi Bektaşi Kültürünü Tanıtma Derneği (ABKTD), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin (PSAKD) düzenlediği “Aleviler: Din, Beden, Cinsiyet; Neşeden Kedere” Sempozyumu’nda GBTİ+’ların cenazelerini cemevlerinden hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadan kaldırılabileceği ilan edildi.
Kaos GL’de yer alan habere göre, 13 Mayıs’ta İzmir Kültürpark Fuar Alanı’ndaki İsmet İnönü Sanat Merkezi’ndeki sempozyumda üç örgüt adına Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, LGBTİ+’lara öldükten sonra dahi devam eden ayrımcılığa karşı mücadele edeceklerini duyurdu. Geçmez, 2015 yılındaki ‘Ölülerimiz, Biz // Öteki Olarak Ölmek’ sempozyumu ve devam eden etkinlikte dile getirilen sorunlara karşı sorumluluk alacaklarını ilan etti. LGBTİ+’ların üç Alevi örgütünün cemevlerinde hiçbir ayrımcılıkla karşılaşmadan cenazelerini kaldırabileceklerini belirterek şöyle konuştu:
“Bizim inancımızda herkes candır. Cemevlerimizin kapısı LGBTİ+’lar başta olmak üzere herkese açıktır. LGBTİ+’ların cenaze süreçlerinde yaşadıkları acı olayları dinledik. Buna kayıtsız kalmamız mümkün değil. Bu sebeple üç kurum olarak tüm cemevlerimizin LGBTİ+’ların kendi vasiyetlerine göre gömülebilmeleri için kendilerine açık olduğunu ilan ediyoruz. Morg ve yıkama işlemlerimizin yanı sıra dostlarının istedikleri şekilde son görevlerini yerine getirmesi için alanlarımız açıktır. Eğer inanç sahibilerse Alevî dini ritüelleri ile defnedilebilmeleri için de elimizden geleni yapmaya hazırız.”
13-15 Mayıs tarihlerinde Kültürpark Fuar Alanı’ndaki İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde yapılan sempozyumda üç gün boyunca modernleşme, Alevilikte kadın, heteronormativite, cinsiyetçilik, medya, sınıflar, sınırlar, Alevilikte LGBTİ+’lar gibi birçok konu tartışıldı. Sempozyum koordinasyonu adına açılış konuşmalarında kurum temsilcileri İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasını eleştirdi, “İstanbul Sözleşmesi’ni savunuyoruz” mesajı öne çıktı. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği önceki dönem başkanı Gani Kaplan, açılış konuşmasında “Eşcinsellerin dede huzurunda evlenebilmesi sorusuna yanıt bulmamız gerekir” diye konuştu.
Kaplan’dan sonra sempozyum destekleyicilerinden İzmir Büyükşehir Belediyesi temsilcisi Hacı Bektaş-ı Veli’nin sözlerini hatırlatarak kadın-erkek eşitliğine dikkat çekti. Ardından Prof. Dr. Eser Köker, sempozyumun açılış bildirisini sundu. Köker, İstanbul Sözleşmesi’nden Gezi davasındaki cezaları toplumsal bir dehşet sarmalında olduğumuzu vurguladı. Aysel Tuğluk’a hapishanede yaşatılan şiddeti hatırlatarak, “Yaşayarak direnen kadınların Kürtçe öykülerini çok önemsiyorum. Ancak onları duyabildiğimiz zaman, onlarla beraber düşünebildiğimiz zaman onu kendi tecrübemiz haline getirebilir, yeni kuşaklara bu deneyimi aktarabiliriz” dedi.
Dr. Cemal Salman’ın kolaylaştırıcılığındaki ve “Türkiye’de Modernleşme, Kurucu Rejim ve Toplumsal Cinsiyet” başlığını taşıyan oturumda Sema Semih, Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu ve Av. İlhan Cihaner konuştu. Sema Semih, “Toplumsal Cinsiyet Krizi ve Cinsiyet Kimliği Mücadelesi” sunumunda toplumsal cinsiyetin tarihsel seyrini aktardı. Ardından Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu, “Türkiye Modernleşmesinin Cinsiyetlendirilmiş Sınırları ve İhlalleri” üzerine konuştu. Son konuşmacı Av. İlhan Cihaner ise “Kurucu Rejimin Toplumsal Cinsiyete Bakışı: Devrim-Reform?” başlıklı sunumunu yaptı.
İkinci oturumda “Dinde, Alevilikte Kadın, Erkeklik ve Heteronormativite” konuşuldu. Oturumu Dr. İlkay Kara kolaylaştırdı. Oturumda Prof. Dr. Fatmagül Berktay, Dr. Nimet Altıntaş ve Kaos GL’den Aylime Aslı Demir konuştu. Berktay, kadın bedeninin toplumsal denetiminin dinsel temellerini anlattı. Kadının ikincilliğinin doğal kabul edilmesinin üç tektanrılı dinin ortak özelliği olduğunu vurguladı. Ardından Dr. Nimet Altıntaş, “Alevilikte: Sahi eşit miyiz?” diye sordu. Alevi teolojisinde kadın-erkek eşitliğini anlatan Altıntaş, “Teolojide hepimiz canız şeklinde formülize edilse de pratikte gerçek anlamda bir eşitlikten bahsetmek mümkün değil” dedi. Son konuşmacı Aylime Aslı Demir, “Kutsalın tezahürü olan tabuları örgütlenmemiş biçimde halkın bilgilerinde, ama sıklıkla örgütlenmiş biçimde din olarak karşımıza çıktığını görüyoruz” diyerek dinler ve heteronormativiteyi anlattı.
İlk günün son oturumunda Alevi kadın hareketinin temsilcileri eril demokrasiyi masaya yatırdı. “Demokratik Alevi Hareketi: Eril Demokrasi Nereye Kadar?” başlıklı oturumda Nevin Kamilağaoğlu, Avrupa Alevi Kadınlar Birliği’nin kuruluşunu anlattı. Alevi kadınların mücadele ederek açtığı alanların Alevi hareketini de dönüştürdüğünü vurguladı. Kelima Ata ise Alevi örgütlerinde kadın ve yönetici olmak üzerine konuştu. Son konuşmacı Nuran Kılıçkaya Alevi kadın aktivizminden bahsederek, Alevi örgütlerindeki eril tahakkümü, anaların dedeler kadar söz hakkı olmamasını eleştirdi.
Sempozyumun ikinci günü “Birlikten Tekliğe, ‘Can’dan Erkekliğe Aynadan Görünenler” oturumuyla başladı. Şilan Sürmeli’nin modere ettiği oturumda Dicle Paşa, “Arap Alevilerinde Dinin Rolü ve Ataerkilleşme” sunumu yaptı. Arap Alevi ritüelleri ve gündelik yaşamın örgütlenmesinde cinsiyetçi iş bölümünden bahsetti. Dr. Öğretim Üyesi Mehtap Tosun ise Dersim soykırımında kadınların anlatıları üzerinden Dersim’in cinsiyetlendirilmiş hafızası ve cinsiyetlendirilmiş şiddet deneyimlerini aktardı. Son olarak, Çilem Küçükkeleş hafıza üzerine konuştu. Hafızadan silinen kadınların hikayesini anlatırken, “Bu durum tersinden tahrip edilen hafıza anlamına geliyor” dedi.
Sempozyumun beşinci oturumunda konu, “Yaratılış Mitolojisinde, Neşede, Kederde Beden; Sual Edilen Ten”di. Aylime Aslı Demir’in modere ettiği oturumda Dr. Öğr. Üyesi Cemal Salman mitik mekanda kadın anlatılarının izini Alevi yaradılış mitlerinde sürdü. Dr. Dilek Kızıldağ ise Koçgiri üzerinden ölüm, yas ve ağıtların kadın hallerini anlattı. Doç. Dr. Hişyar Özsoy, kendi hikayesinden başlayarak Kürtlerin cenazelerine yönelik devletin şiddet pratiklerini aktardı. Son konuşmacı Remzi Altunpolat, “Yası Tutulamayanlar:“Öteki”nin Lanetlenmiş Bedeni” sunumu yaptı.
İkinci günün diğer oturumları medya ve yoksulluk üzerineydi. “Medyanın Ötekileri, Ötekilerin Medyası” başlıklı oturumda Ali Duran Topuz’ın kolaylaştırıcılığında Doç. Dr. Halise Karaaslan, Alevi medyasında kadın temsillerini tartıştı. Dr. İlkay Kara, “Medyanın ayrımcı söyleminde çözülemeyen düğüm” olarak tariflediği cinsel şiddetin haberleştirilmesi ve tecavüz mitlerini anlattı. İnci Hekimoğlu ise medyada “öteki” kadınlar üzerine konuştu.
“Heteropatriyarka, Sınıflar, Sınırlar, Yoksulluk” oturumunda Dr. Semiha Arı, “Patriyarka, Feminist Hareket, Kadının Görünmeyen Emeği ve Yoksulluk”; Yıldız Tar, “Yoksulluk, Yoksunluk ve Yalnızlık Kıskacında LGBTİ+’lar” ve Prof. Dr. Çiğdem Boz, “Bir İktisatçının Kadın Hareketinden Çıkarması Gereken Dersler” üzerine konuştu.
Sempozyumun son günü Gültan Kışanak’ın selamlama mesajıyla başlayacaktı ancak mektubu okuma komisyonuna takıldığı için okunamadı. Katılımcılar, alkışlarla Kandıra Cezaevi’ne, Gültan Kışanak’a selamlarını yolladı. Ardından “Eril Siyasetin Yok Saydıkları, Bir Umut Arayışı” oturumu başladı. Çilem Küçükkeleş’in kolaylaştırdığı oturumda Ali Duran Topuz, Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Ali Yıldırım konuştu. Koçyiğit, “Hem Kadın, Hem HDP’li, Hem de Alevi Üstelik!” konuşmasında Alevi ve Kürt kimlikleri arasında yaratılan gerilimleri anlattı. Ali Yıldırım, tezi üzerinden Alevi LGBTİ+’ların deneyimlerini, dinsel ve cinsel sapkınlık söylemlerini aktardı.
Sempozyumun son oturumunda erkek devlet tartışıldı. Av. Oya Meriç Eyüboğlu, İstanbul Sözleşmesi’ni, Beyhan Demir kadının beyanı esastır ilkesini, Av. Eren Keskin ise erkek devlet şiddetini anlattı.