Devletin kolluk güçleri tarafından işkence edilerek katledilen yüzlerce Ermeni, Keldani ve Kürdün toplu şekilde gömüldüğü Newala Qesaba’nın (Kasaplar Deresi) yapılaşmaya açılması kararına tepkiler var.
Soykırım sırasında 1915 sonrasında Ermenilerin, faili devlet cinayetlerinde katledilenlerin ve farklı tarihlerde yaşamını yitiren gerillaların da aralarında olduğu çok sayıda kişinin toplu bir şekilde gömüldüğü Newala Qesaba’ya 8 katlı binalar, yüzme havuzu ve lüks villaların inşası için çalışma başlatılmıştı.
Karar karşısında, baro, hukuk, sivil toplum ve hak savunucusu 26 örgüt ortak bir açıklama yaparak, gerçekleri gizlemeye dönük ve toplumsal belleğe saldırı amacı taşıyan bu girişime tepki gösterdi.
“Bazı mekânlar sadece fiziksel değil, aynı zamanda yaşanan travmaları temsil eden, dolayısıyla toplumsal hafızada saklı kalması için özenle korunması gereken sembolik mekanlardır” ifadelerinin yer aldığı açıklamada 1989 yılında Siirt’te bulunan Newala Qesaba’da bir toplu mezar ortaya çıkarıldığına işaret edilirken, 22 Nisan 1989’de alanda iş makineleriyle yapılan kazıda, birkaç saat içinde sekiz kişinin cenazesine ulaşıldığı bilgisine yer verildi. Toplu mezarda yer alan cenazelerin kime ait olduğu ve kimler tarafından katledildiğine dair araştırma yapmak yerine, toplu mezarların bulunduğu yerde yapılan kazının Siirt Valiliği tarafından durdurulduğu hatırlatıldı.
“Çıkarılan 8 cenazenin kimlikleri, ölüm nedenleri de aydınlatılmamıştır. Zorla kaybetme fiilleriyle ilgili hakikatin ortaya çıkarılmaması, toplumsal hafızada derin yarıklar oluşturmakta, travmanın sürmesine süreğenleşmesine yol açmaktadır. Öncesinde çöplük olarak kullanılan Newala Qesaba, sorumluların adalet önünde hesap vermesi için alanın korunması yerine yapılaşmaya açılarak taammüden suç işlenmiş ve işlenmeye devam edilmekte” denilen ortak açıklamada söz konusu yapılaşma ile gerçeğin üzerinin örtülmek istendiği belirtilerek “Her kapatma insanlığa karşı işlenmiş suçlarla yüzleşme olanağını ortadan kaldırmak, ölü yakınlarının yas tutma hakkını ellerinden almak, yaşananların mağdurları ve tanıklarını adaletsizliğe mahkûm etmek, onları hesaplaşılamayan bir geçmişe gömerek geleceksiz bırakmaktır. Adalet, toplumsal ortaklığın ilkesidir. Bu nedenle Newala Qesaba’nın yapılaşmasıyla ortaya çıkabilecek adaletsizlik, toplumsal ortaklığın kendisine bir saldırıdır.” ifadelerine yer verildi.
Diyarbakır Barosu, Batman Barosu, Şırnak Barosu, Van Barosu, Muş Barosu, Mardin Barosu, Hakkâri Barosu, Adıyaman Barosu, Bingöl Barosu, Dersim Barosu, Kars Barosu, Urfa Barosu, Siirt Barosu, Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi (ÖSAİ), İnsan Hakları Derneği (İHD), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV), Hafıza ve Adalet Merkezi, Medeniyetler Beşiğinde Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEBYA-DER), Anadolu Yakınlarını Kaybeden Ailelerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAY-DER), Diyarbakır Tabip Odası, Özgürlükçü Demokrat Avukatlar (ÖDAV), Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Doğu-Güneydoğu Dernekleri (DGD) ve 78’liler Girişimi’nin imza attığı ortak açıklamada Newala Qesaba’nın toplumsal hafıza mekanına dönüştürülmesi gerektiği vurgulandı.
Yakın tarihte devletin katliam politikaları ile özdeşleşen mekanlardan biri olan Newala Qesaba için, katledilerek buraya atılan Kasım Kocaman’ın yeğeni Murat Kocaman tarafından “Miri u ji Sax – Ölü ve de Diri” adlı bir belgesel çekilmişti. Grup Kızılırmak da 1991’de çıkardığı Gidenlerin Ardından albümünde, girişinde ve finalinde 1992’de faili devlet cinayetinde yaşamını yitiren Musa Anter’in (Apé Musa) konuşmasının bulunduğu “Newala Qesaba” adlı bir ağıda yer vermişti.