Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetine dair dosyanın Suudi Arabistan’a iadesinden üç hafta sonra AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu ülkeye gitti. Erdoğan, Ekim 2018’deki Kaşıkçı cinayetinden üç hafta sonra 23 Ekim’deki Meclis Grup Toplantısı’nda cinayet emrinin “en üst düzeyden geldiğini” söyleyerek, Kral Salman Bin Abdülaziz’in ilerlemiş yaşı nedeniyle Suudi Arabistan’ın fiili yöneticisi Prens Muhammed bin Selman’ı işaret etmişti. Erdoğan konuşmasında, “Unutulmamalıdır ki bu cinayet Türkiye toprakları içinde gerçekleşti. Kimse bu meselenin kapatılacağını aklından dahi geçirmesin” demişti.
Ancak söz konusu kucaklaşma görüntülerine zemin hazırlayan Kaşıkçı dosyasının cinayet failine devri nedeniyle Erdoğan’a yoğun tepkiler de var. Gerek muhalefet partileri, gerekse de sosyal medyadaki tepkiler, Türkiye’nin içinde bulunduğu ağır ekonomik kriz nedeniyle “katil” denilen kişilerin ayağına gidildiği minvalinde yoğunlaşırken, bu ve benzeri keskin dönüşler AKP’nin dış politika normali haline gelmiş durumda. Geçtiğimiz aylarda, 15 Temmuz “finansörü” olduğu iddia edilen Birleşik Arap Emirlikleri ile yine ekonomik kaygılar temelli bir yakınlaşma yaşanması, AKP’nin istismar aracı haline getirdiği “Filistin Davası’nı” katliamlarla bastırmaya çalışan İsrail’in cumhurbaşkanı Herzog’un Saray’da ağırlanması, bu dönüşlerden yakın zamanda yaşanmış olanlardan birkaçı.