Güncel Anarşist Tartışmalar-1: Spesifik Anarşist Örgütün Temel Kavramları (2)

“Güncel Anarşist Tartışmalar” çeviri dizimizin ilk metni olan Tommy Lawson’ın Spesifik Anarşist Örgütün Temel Kavramları broşürünün ikinci bölümünü sizlerle paylaşıyoruz.

ÖRGÜTSEL KAVRAMLAR VE MODELLER

Aşağıdaki Örgütsel Kavramlar bölümü, “Spesifik Anarşist-Komünist Örgüt”ün somut biçimlerini ve pratiklerini anlatmayı amaçlar. Anahtar Fikirler bölümünün aksine broşürün bu bölümünde yer alan kavramlar, belirli pratikler ve örgütlenme modelleri konusunda bilgi vermektedir. Örgütsel kavramların teorik temellerini anlamak, son bölümde bahsi geçecek olan belirli stratejilerin neden kullanıldığını açıklamaya yardımcı olacaktır.

Toplumsal Vektör

Toplumsal vektör, anarşizmin bir etki ettiği ya da etmek istediği halk hareketleriyle ilişkisini kavramsallaştırır (Federação Anarquista do Rio de Janeiro, 2008). Bu ilişki diyalektiktir. Halk kitlesini etkiledikçe, anarşizm de kitle mücadeleleriyle bağlantılı olarak daha da eklemlenir ve gelişir. Tarihsel olarak anarşizmin kilit toplumsal vektörü, anarşist ideolojinin kendisine belirli özellikler kazandıran işçi hareketiydi. Rus Devrimi, İspanya İç Savaşı ve faşizme karşı mücadelenin ardından, anarşizmin bir zamanlar önemli olan toplumsal vektörünü büyük ölçüde kaybettiği söylenebilir. Anarşizmin toplumsal vektörünü kurtarma mücadelesi, Anarşist-Komünist örgütsel uygulama ve analizin temel unsurlarını besler.

Toplumsal Yerleştirme

O halde toplumsal yerleştirme, anarşizmin toplumsal vektörünü geri kazanma mücadelesidir. Esasen anarşistler, ezilenlerin ve işçi sınıfının gündelik mücadelelerine dahil olmalıdır. Bu, siyasi partilere veya savunuculuk ve lobi kuruluşlarına dahil olmak anlamına gelmez. Bunun yerine anarşistler, ezilen toplumsal sınıflara dayanan mücadele hareketlerine odaklanırlar (Weaver, 2007).

Spesifik anarşist örgütün görevi, müdahale edilecek uygun alanları hesaplayarak toplumdaki çeşitli güçleri analiz etmektir. Bu hareketlerdeki görev, aynı anda anarşist fikirleri desteklemek, ancak daha da önemlisi, anarşizm ve işçi sınıfının kurtuluşu ile bağlantılı ilkeler ve yöntemler dizisi için savaşmaktır. Bunlar anti-kapitalizm, doğrudan eylem, kitlesel demokratik yöntemler, öz-örgütlenme ve siyasi bağımsızlıktır.

Anarşist-Komünistler, işçilerin güçlerini sınıf mücadelesinden doğan kitle örgütleri aracılığıyla kullanabileceklerine inanırlar. Spesifik anarşist örgütün programında bir netliğe ve yöne sahip olması hayati önem taşırken, sosyalizmi uygulama ve inşa etme görevi işçi sınıfının kitle örgütlerinin işi olacaktır. Spesifik anarşist örgüt, fikirlerinin etkisiyle, mücadeleleri birbirine bağlayarak ve teşvik ederek kitleyi ileriye doğru yönlendirmeye çalışır, ancak belirli bir çizgiyi veya programı dikte etmez.

Toplumsal ve Politik Düzey

‘Toplumsal’ ve ‘politik düzeyler’ kavramı, daha önceki anarşist teorideki karışıklığı düzeltmeyi ve hataları netleştirmeyi amaçlar. Bu ikisinin karıştırılması, diğer anarşizm akımları arasında -özellikle anarko-sendikalizmde- yalnızca teorik değil aynı zamanda örgütsel hatalara da yol açmıştır.

Toplumsal düzey, temel sınıf mücadelesinin gerçekleştiği yerdir. Bu düzeydeki mücadeleler halka özgüdür, geniş kapsamlıdır ve yalnızca işçi sınıfını değil çevre ve ara sınıfları da acil talepler etrafında harekete geçirir. Bunlar, ağırlıklı olarak toplumun baskın ideolojileri, yani kapitalist çerçeveyle sınırlı liberal talepler tarafından şekillendirilir. Bu düzeydeki mücadeleler, maddi olaylar ve yapılar tarafından motive edilerek yükseltilir ve düşürülür. Örneğin ekonomik kriz, savaş, iklim olayları.

Buna karşılık politik düzey, bireylerin, kuruluşların ve partilerin belirli hedeflere ulaşmayı amaçlayan belirli çerçeveler ve ideolojilerle faaliyet gösterdiği yerdir. Politik düzey muhafazakar, sosyal demokrat, liberal veya sosyalist olabilir. Spesifik anarşist örgüt için, politik düzey, militanlarının ideolojik hedeflerini özel olarak ilerletmek ve gerçekleştirmek için üstlendikleri işi gösterir; ki bu hedef liberter komünizm veya anarşidir.

Halk (veya Kitle) Örgütü

Kitle örgütleri, belirli siyasi örgütler değil, sınıfın örgütleridir. Acil ve nesnel maddi ihtiyaçların karşılanmasına ve yerine getirilmesine dayanırlar. Bununla birlikte, programları zamanla belirli bir örgütün programına yaklaşabilir. Kendi mücadelelerini dile getiren ezilen gruplar tarafından bir bütün olarak geliştirilen kitle örgütü programı ile siyasi örgütlerin özgül devrimci programının karıştırılmaması için çaba gösterilmelidir. Kitle çalışmasına ilişkin anarşist-komünist ve Leninist anlayışlar arasındaki fark bazen budur (Gutiérrez, 2021).

Spesifik anarşist örgüt -yürüyüş güzergahına hükmetmeden veya dikte etmeden- kitle örgütü içindeki siyasi fikirleri netleştirmek için çalışır. Yani Anarşist-Komünistler kendilerini sınıf örgütlerinden üstün yürütme gücü konumlarına yerleştirmezler, bunun yerine ancak demokratik bir süreçle özel olarak yetkilendirildikleri zaman pozisyon alırlar.

Bu, anarşistlerin öncülük etmeyeceğini göstermez. Anarşist-Komünistler, hem kapitalizm içindeki çelişkileri örneklendirerek hem de sınıf mücadelesinde doğrudan eylem pratiği aracılığıyla işçileri devrimci sonuçlar çıkarmaya teşvik etmeye çalışırlar. Devrimci durumlar geliştikçe, kitle örgütü özyönetim ve sosyalist ekonominin kurulması için hazırlanmalıdır. Gerekli şartlar oluştuğunda, kitle örgütü aracılığıyla işçiler devrimci dönüşümü serbest bırakırlar (Federazione dei Comunisti Anarchici, 1985).

Günümüzün Anarşist-Komünistleri, birçok Marksist veya anarşistin tarihsel hatalarına düşüp kendilerini kandırmıyorlar. Devrimci kendiliğindenliğin devrimi gerçekleştirmek için yeterli olacağını varsaymıyoruz. Veya belirli biçimlerin devrimci içeriği garanti ettiğini varsaymıyoruz. Sendikalist birlikler, fabrika komiteleri, sovyetler… Tüm bu işçi örgütlenmesi biçimleri, onları devrimci ya da işbirlikçi olarak şekillendirebilecek daha geniş bir bağlamda hâlâ varlığını sürdürmektedir. Son olarak temel hatalardan biri de “kızıl sendikacılık”tan bir ilke çıkarmak, yani ilke olarak ayrı devrimci sendikalar kurmaktır. Bu örgütler genellikle sınıf güçlerini bölerler ve yeni sendikalara katılmayan işçiler arasındaki müdahaleyi bırakırlar, dolayısıyla kitle sendikalarındaki öncülük otomatik olarak daha az devrimci ve hatta gerici güçlere düşer.

Teorik Birlik

Tutarlı herhangi bir siyasi örgütün mutlak temeli teorik birliktir. Teorik birlik ile kastedilense dünyayı yorumlamak ve ona göre hareket etmek için ortak bir çerçevedir. Teorik birliğe sahip olmayan politik bir organizasyon, bacakları birbirinden bağımsız olan ve kapılar açıldığı anda farklı yönlere koşan bir yarış atı kadar faydalıdır. Başka sözcüklerle anlatacak olursak; hiç faydalı değildir. Bunu anlamak iki nedenden dolayı önemlidir.

İlk ve en bariz örnekte bunun nedeni, devrimci politik örgütün, sendikalar gibi toplumsal mücadele örgütlerinden farklı bir düzeyde faaliyet göstermesidir. Örneğin sendikalar ortak çıkarlarla birleşmiştir, ancak farklı felsefelere bağlı insanları işlevsel olarak bir arada tutabilirler. Ancak devrimci örgüt, toplumsal mücadelenin birçok alanında -işyerinde, mahallede, sendikalarda ve toplumsal hareketlerde- belirli hedefleri savunur ve bunlara ulaşmak için çalışır.

İkinci neden ise ortak analize duyulan ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır. Geniş kapsamlı somut ve kavramsal bir teorinin olmaması, militanların ve örgütlerin, eyleme geçmek istedikleri her bir konuyu aşırı derecede incelemeleri, tartışmaları gerektiği anlamına gelir ve bir sorunu kavrayışta tamamen farklı bakış açılarına sahip olduklarını görebilirler. Sağlam bir teorik birlik temelinden yola çıkarak, bu aşırı karmaşıklıktan veya kendiliğindenlik ve öznelliğe dayalı tepkilerden kaçınılır (Federación Anarquista Uruguaya, 1972).

Anarşist-Komünist örgütler, gelişimleri boyunca belirli konularda ortak tutumlar geliştirirler. Teori ve pratiğin gelişimi el ele ilerler. İnsanlar harekete geçmeden önce her bir konunun teorize edilmesi ve karara bağlanması hayati önem taşımaz. Bununla birlikte, iş ortaya çıktıkça örgütün pratik faaliyeti üzerine düşünmesi ve bunu yansıtarak sağlam bir teorik temel oluşturması hayati önem taşımaktadır. Bu tür teorik yansımalar, dergi makaleleri, propaganda, durum tespiti ve pozisyon beyanları aracılığıyla şekillenebilir.

Genel olarak, spesifik anarşist örgüt, kendisine koyduğu görevler göz önüne alındığında, yüksek düzeyde bir teorik birlik gerektirir. Geçmişte pek çok gevşek anarşist örgüt, düşük seviyelerde teorik birlik ile işlemeye çalıştı; hepsi başarısız oldu veya büyük ölçüde etkisiz kaldı.

Stratejik Birlik

Anarşist-Komünistlerin yüksek düzeyde teorik birliği savundukları göz önüne alındığında, strateji ve taktiklerde birliğe duyulan ihtiyaç da açık olmalıdır. Spesifik örgüt, bir ekonominin, bir siyasi durumun, bir mücadelenin veya bir toplumsal hareketin analizini sağlam bir teorik temele dayandırarak net bir kolektif tepki geliştirebilmelidir.

Taktiksel birlik, anarşist örgütün toplumsal gücünü arttırır. Örgütün çevresindeki daha geniş sosyal katmanları bir araya getirmeye ve liberter sosyalist hedeflere yönlendirmeye yardımcı olur; daha geniş hareketi antagonistik taktikler ve eylemler karmaşasından kurtarır (Dielo Truda (İşçi Davası), 1926).

Spesifik anarşist bir örgüt, acil yerel ihtiyaçlara uygun şekilde yanıt verecek kadar esnek kalırken, en üst düzeyde gönüllü taktik birliği hedeflemelidir. Anarşist-Komünist örgütler, belirli bir stratejinin kapsamına karar vermek için bir dizi çerçeve kullanır. Sosyal bir durumun konjonktürel analizi, genel siyasi ve örgütsel strateji, kısa vadeli stratejiler, en acil ve esnek düzeyde genel taktikler gibi (Coordenação Anarquista Brasileira, 2017).

Anarşist-Komünist örgütler toplumsal çalışmalarını genellikle iç “cephelere” bölerler. Bu bölümler genellikle devrimci örgütün içinde faaliyet gösterdiği bağlamdaki hareketlerle ilgilidir. Örneğin, tüm Anarşist-Komünist örgütlerin, aktivistlerin işyerlerinde üzerine çalıştığı, düşündüğü, kuramsallaştırdığı ve mücadele ettiği bir “sendika” cephesi olacaktır. Çevre mücadeleleri, barınma, öğrenci, queer hakları, yerli hakları, anti-faşizm vb. için cepheler veya bölümler de olabilir. Bu, bağlama göre değişir. Militanların örgüte karşı genel sorumluluklarının ötesinde, yalnızca çok fazla zamanları olduğu göz önüne alındığında, diğerlerinden belirli bir cepheyi seçmeleri ve katkıda bulunmaları beklenebilir.

Nihai olarak, teorik ve taktiksel birliğin doğru uygulanması, yalnızca yansıtıcı ve kolektif mücadeleyle değil, aynı zamanda -gerçek anlamda bir politik örgütün bel kemiği olan- devrimci programın yaratılmasıyla da sonuçlanmalıdır.

Kolektif Sorumluluk

Devrimci örgütün temel kavramlarını geliştiren, örgütün bütünlüğünü daha da pekiştiren şey, kolektif sorumluluk kavramıdır.

Anarşist-Komünist örgütler, liberal bireysel sorumluluk anlayışını reddederler. Bu, bir bireyin sorumlu tutulamayacağı anlamına gelmez; tam tersidir. Bu, bireyin topluluğa hesap vermesi, birbirini ve tüm organizasyonu sorumlu tutan tüm bireyler tarafından sorumluluğun karşılıklı olarak pekiştirilmesi anlamına gelir. Liberter Komünistlerin Örgütsel Platformu’nda ortaya konduğu gibi; “[Örgüt] bir bütün olarak, birliğin her bir üyesinin devrimci ve politik faaliyetinden sorumludur, aynı şekilde, üyelerinden her biri bir bütün olarak [örgütün] devrimci ve politik faaliyetinden sorumludur.” (Dielo Truda (Workers Cause), 1926)

Pratikte bu, bireylerin ve şubelerin örgütlenmenin tamamına karşı sorumlu olduğu anlamına gelir. Kişiler ve kesimler, uygunsuz davranışlarda bulundukları veya geniş çapta tanımlanmış ve toplu olarak üzerinde anlaşmaya varılmış hareket tarzını baltalayan eylemlerde bulundukları için disipline edilebilir ve ihraç edilebilir. Bu, aynı zamanda, bir örgütün, örgüt içindeki her bireyin gelişimini sağlama ve yardımcı olma görevi olduğu anlamına gelir; eğitim ve kaynaklara erişim, maddi ve manevi destek, anne-baba veya engellilerin mücadeleye katkıda bulunmalarını kolaylaştırmaya yönelik çalışmalar vb… Sonuçta anarşistlere göre özgürlük kolektif olarak kurulur ve geliştirilir, basitçe kural eksikliği veya birey üzerindeki kısıtlamalarla tanımlanmaz. Liberter örgütlenme kardeşçe disiplin ilkesine dayanır (Makhno, 1996, #68).

Genel olarak, anarşist örgüt herkesin kafasına göre katıldığı bir politik örgütlenme değil; sıkı sıkıya bağlı, karşılıklı olarak destekleyici ve kolektif bir örgüttür.

Federalizm (Örgütsel)

Anarşist örgütteki federalizm, toplumsal ilişkilerde tahakkümün büyümesine ve üye kitlesinden ayrı bir liderlik kliğinin yaratılmasına karşı koruma sağlamaya çalışır.

Anarşist-Komünistler, kalıcı bir yöneticiler sınıfı yaratmanın tehlikelerinin bir şekilde organizasyona içkin olmasına rağmen, resmi yapıların ve hesap verebilirliğin aslında onu yaratmaktan çok yozlaşmayı önlemeye yaradığını kabul ederler. Sonuçta örgütlenme, devrimci eylem ve komünist bir toplumun inşası için hem toplumsal hem de politik olarak gereklidir.

Bu nedenle, çoğuna Federalizm üzerine kavramsal bölümde değinilen, anarşistlerin izlediği belirli federalist örgütsel ilkeler vardır.

Bu ilkeler, özgür anlaşmayı içerir: Üyeler, örgütün fikirlerine ve uygulamalarına rıza gösterirler ve üye olarak katılmaya veya üye olarak kalmaya zorlanamaz ya da mecbur bırakılamazlar. Bu, bireylerin birbirlerine karşı sorumlu olmadığı veya örgütün kimseye karşı sorumlu olmadığı anlamına gelmez. Belirli bir temelde, ister toplumsal ister politik olsun, bir federasyona giren kişi ve şubeler, federasyonun üzerinde anlaşmaya varılan ilkelerine ilişkin eylemlerinden sorumlu tutulur. Bu, bireyleri ücret disiplini ile emek piyasasına katılmaya zorlayan ve bireylerin patronun hesabına tutulduğu kapitalizmden farklıdır.

Aşağıdan yukarıya, çevreden merkeze: Bir örgütün nihai karar alma organı, hedeflerine hizmet etmek için komiteleri itekleme, yaratma ve yıkma konusunda gerçek güce sahip olan tüm uygun üyelerinden oluşan demokratik bir meclistir.

Sorumlular: Örgütlenmede sürekli roller gerektiren görevler için, üyeler sabit bir göreve seçilir, faaliyetleri hakkında tüm kuruluşa rapor vermeleri gerekir, düzenli olarak rotasyona tabi tutulurlar ve herhangi bir zamanda geri çağrılabilirler. Bu, ‘alt’ seviyeler üzerinde yürütme yetkisine sahip olmayan daha yüksek koordinasyon organlarının üyelerini içerir.

Anarşist-Komünist örgütler, federalizmin iki pratik biçiminden birini kullanma eğilimindedir. İlk modelde, bir dizi bağımsız anarşist komünist grup, ortak teorik, stratejik ve taktik anlaşma temelinde bir federasyon oluşturur. Her grup, iç uygulamalar, tüzükler ve faaliyet alanlarında bağımsızlığını korur. Ancak birleşik eylem, kolektif hesap verebilirlik ve büyümeye izin veren ortak bir ortak uygulamalar ve politik analizler dizisi yaratır. 1919-1920 İtalyan Anarşist Birliği veya bugünün Brezilya Anarşist Koordinasyonu gibi gruplar bu modeli uyguluyor.

Alternatif olarak, bir federasyon, şubeler olarak işlevsel bağımsızlığı korurken bağımsız örgütlerini federasyon içinde dağıtan bir grup kurucu grup tarafından oluşturulabilir, veya tekil bir grup çeşitli bölgelere ve işyerlerine yayılabilir. Uruguay Anarşist Federasyonu, Liberter Komünist Birliği (Fransa), Black Rose/Rosa Negra Anarchist Federation (ABD) gibi örgütlerin tümü daha üniter federasyonların örnekleridir.

Her iki durumda da güç, dallarda ve taban organlarında bulunur. Hemfikir olunan siyasi çizginin sınırları içinde tam özerklik sağlarlar. İdari organlar, militanların ve şubelerin çalışmalarını denetler, ancak seçilmiş bir azınlığa hiçbir yürütme gücü verilmez. Politik kararlar azınlık komiteleri tarafından alınmaz, kongrelerde alınır.

Eş Eksenli Çemberler:

Eş Eksenli Çemberler, hepsi olmasa da bazı Anarşist-Komünist örgütler tarafından kullanılan bir örgütsel modeldir. Militanların entegrasyon düzeyi ve sorumluluklarına ilişkin soruları çözmeyi amaçlar. Eş eksenli çemberlere dayalı bir örgüt, militanın belirli görevleriyle ilgili bir dizi “katmana” sahiptir (Federação Anarquista do Rio de Janeiro, 2010).

Çekirdek veya merkezi katman, spesifik örgütün kendisidir. Tamamen kararlı militanlardan oluşur. Bu militanlar örgütün teorik ve stratejik çizgisine karar verirler. Ayrıca derginin yayınlanması, yeni militanların entegrasyonu, eğitim ve çeşitli cephelerde politik çalışmalar gibi örgütün ana faaliyetlerinden de sorumludurlar.

Genellikle ‘destekleyici üyeler’ olarak adlandırılan ikincil katmanda, örgütle özdeşleşen veya örgüte destek veren ancak tam bir üyenin gerektirdiği işlevleri yerine getirmek için gereken zaman veya enerjiyi ayıramayan veya ayırmaya isteksiz olan aktivistler olabilir. İkincil katmandaki aktivistlere, çekirdek militanlarla aynı karar verme yetkisi verilmez. Örgütün dergisinin editoryal kolektifinde yer almayabilirler veya bir kongrede tam oy kullanma ayrıcalığına sahip olmayabilirler. Büyük ihtimalle kendi yerel şubelerinde hâlâ oy hakları vardır. Destekleyici üyeler, mümkün olduğunda dergiye veya günlük çalışmalara katkıda bulunmaya devam edecektir. Anarşist-Komünist örgüt, katkıda bulunmak isteyen herkesin bunu yapabilmesine izin vermenin yollarını bulmaya çalışır.

Eş eksenli çember modelindeki genel farklılıklar, her kuruluş tarafından kendileri için en iyi olan işlevlere göre belirlenir. Örgütler elbette daha fazla katmana sahip olabilir veya yeni aktivistleri eğitmek ve yetiştirmek için okul gibi ikincil bir örgüt kurabilir.

Katmanlı bir model hiyerarşik gibi görünse de, örgütteki katmanlar arasındaki bu ayrımın basit ve mantıklı bir nedeni vardır. Kararlar, eyleme geçme sorumluluğunu taşımayanlar tarafından alınmamalıdır. Devrimci aktivizm adına hiçbir sorumluluk taşımayanlar için böyle bir güç dengesizliği, aslında daha az demokratik bir seçenek olacaktır. Sonuçta, anarşistlere göre haklar görevlerle dengelenir.

Katmanlar arasındaki hareket tamamen isteğe bağlıdır. Çekirdek ve destekleyici olmak üzere iki katmanı olan bir örgüt hayal edersek, her ikisine de üyelik aynı düzeyde entegrasyon gerektirebilir. Genellikle entegrasyon, bir eğitim müfredatını incelemek ve belirli bir cephede sabit olan militanlarla çalışmak için birkaç aylık bir süreci gerektirir.

Aday bir üye, örgütün kavramlarını iyice anladığında ve bağlılığını kanıtladığında, tam üye olarak kabul edilir.

Elbette, herhangi bir örgütün dış destekçileri de olacaktır. Devrimci anarşist örgüt için bunlar, diğer herhangi bir politik örgütteki gibidir. Militanlar onlarla kitle örgütleri aracılığıyla ilişki kurar.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, organizasyonda tutarlılık ve etkililiği sağlayan bir katman ayrımı vardır. Ancak Federalizm bölümünde de değinildiği gibi, devrimci örgüt, mümkün olduğunca yatay örgütlenme biçimleri uygular. Sekreter, eğitim görevlisi (veya komite), uluslararası irtibat vb. gibi tüm resmi roller, mümkün olduğu kadar etkin bir şekilde dönüşümlü olarak yapılır. Bu, anarşist örgütün standart bir uygulamasıdır. Buradaki mantık, herkesin olabildiğince eğitimli ve örgütü mümkün olduğunca işletme yeteneğine sahip olması gerektiğidir. Bu, gereksiz iç hiyerarşilerin ve bölünmelerin gelişmesini önlemeye yardımcı olur, militanların becerilerini artırır ve örgütün üye kaybetmesi durumunda çalışmaya devam edebilmesini sağlar.

Bazen; rollerin zorunlu olarak rotasyonunun, bazı işlerde çok iyi olan insanları oradan uzaklaştırdığı, örgütleri bu insanların becerilerinden faydalanılmadığı için zayıflattığı öne sürülür. Ancak devrimci bir örgüt, ancak en zayıf üyesi kadar güçlüdür.

Leninist örgütlerin aksine, resmi bir pozisyonda (yani sekreter) bir militana mümkün olduğu kadar yetki verilir ancak üyelerin çoğunluğu üzerinde bir yürütmeye yönelik karar verme yetkisi verilmez. Pozisyonların resmiliği bir militanın hesap vermesini sağlarken, örgütteki göreceli hiyerarşi eksikliği de resmi güç birikimini veya belirli bir kişiliğe aşırı güveni önlemeye yardımcı olur. Politik liderliğin gelişimi, bireye yoğunlaşmaz, toplu olarak uygulanır.

Bütün anlatılanlarla birlikte, bazı Anarşist-Komünist örgütler eş eksenli çember modelini kullanmazlar. Militanlar ya üyedir ya da değildir. Her iki durumda da, çoğu örgüt hala aynı genel iç örgütlenme ilkelerini kullanır. Bunlar, haklar ve sorumluluklar, eğitim entegrasyonu, resmi hesap verebilirlik ve rollerin rotasyonudur.

Eğitim

Söylenmese de muhtemelen anlaşılacağı üzere eğitim, Anarşist-Komünist örgütlerin bütünleyici bir parçasıdır. Sadece bireylerin değil bir bütün olarak örgütün gelişimi, eğitim uygulamalarının entegrasyonuna bağlıdır. Militanlara, netleşme ve gelişme arayışı içinde siyaset, tarih, felsefe ve hatta bilim hakkındaki kendi bilgilerini paylaşma ve geliştirme fırsatı sunulur. Spesifik anarşist örgütte eğitim süreci, tüm örgütün dayanışmasına ve teorik gelişimine katkıda bulunan kolektif bir projedir (Strud, 2022).

Çoğu örgüt, eğitim uygulamalarını günlük şube faaliyetlerine entegre eder. Örneğin, her şube toplantısında belirlenmiş bir konu tartışılabilir. Bir kişi veya bir grup yoldaş okumaları seçmek, tartışmayı sunmak ve tartışmaya ev sahipliği yapmakla görevlendirilebilir. Bu, eğitimi istikrarlı bir uygulama olarak tutmaya yardımcı olur ve bir grup yoldaşın siyasi gelişmeler konusunda güncel kalmasına yardımcı olabilir.

Ayrıca bir örgüt, kitaplar veya çeşitli konularda hem iç hem de dışa açık okuma grupları oluşturabilir. Bu, bir pozisyon beyanı veya bir stratejinin geliştirilmesine ilişkin teorik çizgiyi oluşturmaya yardımcı olabilir. Teorik bir dergi, makale, podcast veya YouTube kanalı, hem iç hem de dış eğitim uygulamalarına daha fazla katkıda bulunabilir.

Tarihleri boyunca anarşistler eğitim uygulamalarına büyük değer vermişlerdir. Ateneum [Üyelerinin bilimsel, edebi ve sanatsal bilgilerini teşvik eden kültür birliği] denilen yerler, ya da iş borsası, anarşistler tarafından burjuvazinin kontrolünden bağımsız işçiler için eğitimi teşvik eden okullardı. Pratiğe ve kişisel gelişime yapılan vurgu göz önüne alındığında, anarşistler kendi kendine eğitim uygulamalarının (otodidaktizmin) güçlü destekçileridir. Yeterli kaynaklara sahip olan anarşist örgütler, radikal halk eğitimini sürdürmeye hala kayda değer kaynaklar ayırmaktadır.

Devrimci Program

Bir siyasi örgütün özü; felsefesi, tarihi ve uygulamaları devrimci programda özetlenir. Program aynı zamanda örgütün öngörülerinin, ilkelerinin ve hedeflerinin bir yansımasıdır. Program, örgütü nihai hedefine doğru yönlendirmeye yardımcı olur; böylece militanları, reformlar için mücadele ile nihai hedef arasında bir bağlantı kurarken sınıf mücadelesinin gelgitleri sırasında kaybolmazlar (Price, 2009). Sadece öngörüye güvenmekten ziyade strateji geliştirmenin temelini oluşturur; belirli bir zaman ve yerde seçilen bir stratejiye bağlılığı biçimlendirir. (Coordenação Anarquista Brasileira, 2017)

Bu nedenle programlar değişmez değildir, ancak gelecek toplumun yeni anlayışlarını, deneyimlerini ve vizyonlarını entegre ederek zaman geçtikçe dönüşür ve uyarlanır. Program, bizzat sınıf mücadelesinin kendi deneyimiyle test edilir ve devrimciler olarak işçilerin tarihsel deneyimini yansıtır (Federationcommunicatione Libertaire, 1953). Anarşist-Komünist program, örgütü ve onun militanlarını, metodolojisi olan anarşizmi izleyerek komünizme, yani hedefe yönlendirir.

“Teorisi olmayan devrimler ilerleme sağlamaz. “Durruti’nin Dostları” olarak bizler, büyük toplumsal altüst oluşlarda uygun görüldüğü şekilde değiştirilebilecek, ancak kaçınılması mümkün olmayan iki temel noktaya bağlı olan düşüncemizin ana hatlarını belirledik. Bir program ve tüfekler.”

El Amigo del Pueblo’daki Durruti’nin Dostları, no. 5, 20 Temmuz 1937

Çeviri: Mercan Doğan, Umut Adnan Aydemir