Ermeni gazeteci Hrant Dink, genel yayın yönetmeni olduğu Agos Gazetesi’nin Osmanbey’deki bürosunun önünde katledileli, bugün tam 15 yıl oldu. 19 Ocak 2007’de Hrant’ı katleden kurşun, devletin eğittiği, desteklediği tetikçi Ogün Samast tarafından çekilmişti. Ancak tetikçinin ardındaki asıl katil, cinayet sonrası açılan göstermelik davadaki adaletsizliği, Ermeni halkına ve coğrafyamızdaki tüm ezilen halklar ve kimliklere yönelik, “1915 ruhunun” sürdürücüsü olan nefret söylem ve eylemi olarak aramızda dolaşmaya devam ediyor.
Agos Gazetesi’nde 6 Şubat 2004’te yayımlanan ve Sabiha Gökçen’in, 1915 Soykırımı’ndan sonra hayatta kalan binlerce Ermeni yetimden biri olduğunun açıklandığı “Sabiha Hatun’un Sırrı” başlıklı röportaj sonrası, devlet tarafından milliyetçilik histerisi harekete geçirilmişti. Hrant Dink İstanbul Valiliği’ne çağrılmış, bir vali yardımcısının yanında bulunan iki kişiden biri tarafından tehdit edilmişti. Genelkurmay Başkanlığı da yayımladığı açıklamada, röportajın “millî birlik, beraberlik ve değerler açısından tehlikeli” bulunduğunu belirtmiş, Agos Gazetesi nezdinde medyaya, “yayım ilkelerini tekrar gözden geçirmeye davet ediyoruz” denilerek “parmak sallanmıştı.” Hrant Dink’e “Türklüğü aşağılamak” iddiasıyla dava açılırken, Ülkü Ocakları başta olmak üzere ırkçı-faşist çeteler, Agos Gazetesi önünde tehditler içeren gösteriler yapmıştı.
Hrant Dink’in katledilmesine dair T24’ten Gökçer Tahincioğlu “60 soruda Hrant Dink cinayeti dosyası: 15 yıllık adalet mücadelesi hâlâ sonuç vermedi“ başlıklı derleme yazısında, “Ergenekon’dan”, mevcut iktidarın “FETÖ” olarak adlandırdığı Cemaat’e uzanan ve 15 yıl boyunca AKP’nin farklı iktidar ittifakları arasında gidip gelen Hrant Dink Davası’nın “adaletsizlik yolculuğuna” detaylı olarak yer verdi.
Hrant’ın katledildiği yer olan ve Agos Gazetesi’nin eski bürosunun bulunduğu Sebat Apartmanı önünde ise 15 yıldır olduğu gibi binlerce insan buluştu. Aralarında, devrimci örgütler, siyasi partiler, sendikalar ve meslek odalarından bireylerin de yer aldığı binlerce kişi Hrant Dink’i anmak için bir araya geldi. Anma eylemi, 15.05 de Hrant’ın vurulduğu saatte, onun bir konuşmasından yayınlanan ses kaydının dinletildiği saygı duruşuyla başladı. Anmada Rachel Dink de bir konuşma yaptı. Rachel Dink’in konuşmasındaki “…bu dünya ne zorbalar, ne zulümler gördü, gün geldi hepsi yıkıldı. Devirler değişti, ne sultanlar, ne padişahlar, ne krallar yıkıldı, yine yıkılacaklar. Köyde çeşmenin başında, köprünün başında gelenden geçenden haraç alana eşkıya derlerdi. Sonra silahları kağıt parçalarının ardına sakladılar, adlarına devlet dediler, şirket dediler…” sözleri dikkat çekti.
Ankara’da da, İnsan Hakları Derneği önünde, her 19 Ocak’ta olduğu gibi, Hrant Dink için anma gerçekleştirildi. Ankara İnsan Hakları Derneği ve Hrant Dink Anma İnisiyatifi tarafından yapılan anmada basın açıklamasını Fikret Başkaya okudu.
“Hepimiz Hrant’ız Hepimiz Ermeni’yiz” sloganlarının atıldığı eylemde yaptığı konuşmada İHD Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan, “Osmanlı Devleti’nin devamı olan TC için de devletin dışında her şey teferruattır. Bu hiç değişmemiştir. Bu uğurda yüzlerce yıldır halklar katlediliyor.” dedi.