Dünya Anarşist Hareketinde Geçtiğimiz Hafta Neler Oldu? (7-13 Mart)

Borikén – Anarşistler, yerli halkların katili İspanyol sömürgecinin heykelini devirdi.

Karayipler denizininin kuzeydoğusunda, Dominik Cumhuriyeti’nin doğusunda bulunan Porto Riko adasının başkenti “San Juan”da, şu an İspanya kralı olan VI. Felipe’nin geldiği 24 Ocak gününün sabahı anarşistler, İspanyol işgalci ve sömürgeci Juan Ponce de León’un heykelini devirdi. Fuerzas Libertarias de Borikén isimli örgütün üstlendiği eylemle ilgili bildirinin çevirisi şu şekilde:

“İspanya Kralı VI. Felipe’nin Porto Riko’ya planlanan ziyareti ve topraklarımızı ele geçiren gringo işgalcilerin gerginleşmesi öncesinde açık bir mesaj göndermek istiyoruz: Ne kralların, ne gringo işgalcilerin; Borikén bizimdir.

500 yıldan daha uzun bir süre önce İspanyol tiranlığı tarafından atanan ilk vali olan Juan Ponce de León, en kötüsünü temsil ediyor. Agüeybaná El Bravo önderliğinde direnen Taino atalarımıza yönelik katliamının lideriydi. Tarih iyi anlatılmadı ama geri durmayan nesil imdada yetişiyor ve biz Borikén’in halkları gibi gururla savaşacağız.”

Taino İsyanı (1511)

Bildiride bahsi geçen, 1511 Taino İsyanı olarak da bilinen tarihsel olay, Porto Riko’yu İspanyol iktidarların 19 Kasım 1493’te işgal etmesinin ardından gerçekleşen, yerli Taino halkının sömürgecilere karşı en büyük isyanıydı. I. Agüeybana’nın ölümünün ardından yeni lider olan II. Agüeybana diğer yerli halklarla birleşerek işgalcilere savaş ilan etmişti. Bu işgalcilerin başında olan ve anarşistlerin bildirisinde ismi geçen Juan Ponce de Leóni, bir devlet klasiği olarak işgal ettiği şehirlerin ismini değiştiriyordu. Bu isim değişikliklerinden birisi de şu an Porto Riko’nun başkenti olan “San Juan” şehri, halkların verdiği gerçek ismiyle Borikén.

İşçi Dayanışması Federasyonu (@WorkersSolidar1), Pakistan’da savaşa karşı eylem gerçekleştirdi.

Federasyon, “Asya Pasifik’te Rusya’yı ve NATO’yu kınayan tek bir marksist örgütün bile olmaması üzücü” diye ekledi.

Yunanistan’da anarşistler marketi yağmaladı, ekonomik krize karşı ücretsiz olarak dağıttı.

Yunanistan’ın Ag. Sofias mahallesinde bulunan “AB Vassilopoulos” isimli market, sabah saatlerinde örgütlü bir eylemle anarşistler tarafından kamulaştırıldı, kamulaştırılan marketin bitişiğinde bulunan bir “çifti marketinde” kamulaştırılan yiyecek malzemeleri ücretsiz olarak dağıtıldı. Eylem esnasında bildiriler dağıtılıp kuşlamalar atılırken şu bildiri okundu:

Her şey bize ait çünkü sahip oldukları servet bizden çaldıklarıdır!

Patronların krizinin sonucunda sırtımıza yüklenen fiyat artışları engelleyelim!

Şu anda, toplumun dibinde yaşayan biz ezilenler, ekonomik ve politik seçkinler tarafından benzeri görülmemiş bir saldırı yaşıyoruz. Devlet ve sermaye sürmekte olan derin kapitalist krizin maliyetini yoksullara, işsizlere, güvencesiz çalışanlara, düşük ücretlilere, emeklilere ve göçmenlere yansıtmanın her yolunu arıyor. Bu saldırı, ücretlerin, emekli maaşlarının ve sosyal yardım yapılarının kesilmesiyle, işçilerin işten çıkarılması ve baskılanmasıyla, halk sağlığının, eğitimin, ulaşımın ortadan kaldırılmasıyla, “kalkınmaları” ve kârları için doğanın yağmalanmasıyla yıllardır süregelen bir saldırı. Covid-19’un sağlık krizi bu saldırıyı büyüttü ve artık pandeminin öncelikle bizim sınıfımızdan insanları vurduğu anlaşılıyor. Zenginler daha da zenginleşiyor, yoksullar ve mülksüzler işsizliğin, güvencesiz çalışmanın, işyerinde patron terörünün ve hayat pahalılığının ürkütücü yükselişinin yükü altında inliyor.

Hiçbir yanılsamaya kapılmıyoruz. Temel tüketim malları fiyatlarındaki artış, birdenbire ortaya çıkan, açıklanamayan soyut bir fiyat artışının sonucu değildir. Tam tersine, krizin yükünü ve kayıplarını bize yükleyerek kârlarını empoze etmeye ve güvenceye almaya devam etmek açıkça kapitalist sistemin seçimidir. Mevcut durum, geçtiğimiz onyılın muhtıraları ve uygulama kanunlarıyla bağlantılı, tüm bunlar özelleştirmeler ve artan kamu malları, eğitim, sağlık hizmetleri, barınma, ulaşım, elden çıkarma ve doğanın yok edilmesiyle birlikte yaşadığımız kapitalist yeniden yapılanmanın daha geniş yapbozunun kısmi bir parçasıdır.

Buna şunu da ekleyelim ki, yukarıdakilerin direnişle karşılaşılmadan uygulanabilmesi ve kapitalizmin ekonomik-sosyal-politik bir sistem olarak kesintisiz şekilde varlığını sürdürebilmesinin tek yolu, örgütsüz bir toplum oluşturmaya çalışmaktır. Sınıf bilincinin, dayanışmanın, karşılıklı yardımlaşmanın ve özörgütlenmenin olmadığı bir yamyamlık ve sosyal otomatizm toplumu. Bizim korkmamızı ve dehşete düşmemizi, her isteği yerine getirmemizi istiyorlar; başımız öne eğik, iktidara karşı ekonomik veya siyasi her türlü iddiaya, kolektif eyleme karşı kayıtsız kalmamızı istiyorlar. Uysal ve emirlerine boyun eğen bir toplum, fakir bir adamın komşusuna sırt çevirdiği ve onu sefaletinden sorumlu tuttuğu bir toplum istiyorlar. Devlete ve iktidara karşı sıkılı yumruklarla savaşmaktansa, avuçlarımız açık, her türlü hayırseverliği beklememizi istiyorlar.

Bugünkü eyleme gelirsek, özellikle mevcut durumda, tüketim mallarının fiyatlarındaki sürekli artışlarla süpermarket sahiplerinin ve büyük üreticilerin kartellerinin büyük karlar elde ettiğini vurgulamalı ve eklemeliyiz. Pandemi, işçilerin sırtında karlarını artırmaları için gerçekten bir fırsat oldu, işçileri sağlık koruma önlemleri olmadan, Pazar günleri bile izinli fazla mesai ile çalıştırdı. Kapitalizm insanileşmiyor, mevcut sistemin bize garanti ettiği tek şey yoksulluk, gaddarlık, sefalet, savaşlar, sömürü ve ölüm.

Tüm bunlara, yaşamlarımızın ve doğanın talan edilmesine karşı sahip olduğumuz tek şey birbirimiziz. Efendilere karşı koymak ve ortak zalimlerimize ve sömürücülerimize karşı onurlu bir şekilde savaşmak istiyorsak, toplumun en altındakiler olarak dayanışma ve karşılıklı yardımlaşma tek yolumuzdur. Köleliğin, sınıfsal ve toplumsal dayanışma alanlarında militan özörgütlenme, devlet ve sermayenin yaşamlarımıza yönelik her türlü sömürü ve baskısına karşı kolektif direniş!

Yaşamlarımızı ve ürettiğimiz serveti kendi ellerimize alalım.

İhtiyaçlarımız onların karlarından önemli!

Toplu kamulaştırmalar, grevler, karşılıklı yardımlaşma yapıları, çatışmalar, işgaller ile devlet ve kapitalizm karşıtı sınıfsal ve toplumsal mücadele.

Direniş – Özörgütlenme – Dayanışma – Karşılıklı Yardımlaşma

Eşitliğin, dayanışmanın, özgürlüğün dünyası için

Anarşistler

Ankara’da Anarşist Kadınlar, Slovenya’da anarko-feministler, Fransa’da CNT, Selanik’te anarşistler, tüm kadınlar ve LGBTİ+’lar 8 Mart’ta sokaklardaydı.

Ankara

Ankara’da 8 Mart mitingi gerçekleştirildi, yüzlerce kadının 8 Mart’a katılımı güçlendirmek için Anıtpark’ta bir araya geldiği mitinge Anarşist Kadınlar da da katılım gösterdi. 6 Mart’ta gerçekleşen mitingin ardından 8 Mart günü polisin yoğun baskısına ve toplanma yasaklarına rağmen kadınlar ve LGBTİ+’lar yürüyüşlerini gerçekleştirdiler.

Slovenya

Slovenya’da anarko-feministler 8 Mart yürüyüşü gerçekleştirdi. Başkent Lübliyana’da yürüyüş yapan kadınlar ve LGBTİ+’lar, Ukrayna ve ABD konsolosluklarına da uğrayarak Ukrayna’nın işgal edilmesini protesto etti.

Yunanistan

Yunanistan’da 8 Mart için yürüyüş gerçekleştirildi. Selanik’te gerçekleşen eyleme 1500’den fazla kişinin katılım gösterdiği bildiriliyor. Yapılan eylemdeki bir pankartta şu yazıyor: “Devlet ve patriyarkaya karşı kurtuluş ve anarşi için”

Fransa

Anarşist sendika CNT, Fransa’da 8 Mart yürüyüşü yaptı. CNT’nin Moselle bölgesindeki yerel örgütlenmesi, 8 Mart için yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşün görüntüleri, “Ataerkil baskıya gençlik tek bir yanıt veriyor: Direniş” ifadeleriyle paylaşıldı.

Direniş Komitesi üyelerinin ulaşan malzemelerle bir fotoğrafı

Ukrayna’da Rusya işgaline karşı direniş gösteren anti-otoriter Direniş Komitesi‘ne yardımlar ulaştı.

İçinde radyo, sağlık malzemeleri, kurşun geçirmez yelek gibi materyallerin bulunduğu yardımın Ukrayna’da savaşan anarşist tabura ulaştığı duyuruldu. Yardımların çoğu dünyadaki anarşist örgütlenmelerin enternasyonal çabasıyla toplanmıştı.

Anarşistler, işçi katili patronun ismi verilen parka, ona suikast düzenleyen anarşistin ismini yazdı.

Homestead Katliamı‘nın baş faillerinden olan işçi katili patronun ismi verilen parkın banklarına, katil patrona suikast düzenleyen ünlü anarşist Alexander Berkman’ın ismi yazıldı. 1892 yılında Berkman (fotoğraftaki), yine aynı yıl gerçekleşen Homestead metal işçileri grevinin kanlı bir katliamla bastırılmasında büyük rol oynayan Henry Clay Frick isimli patrona suikast girişiminde bulunmuş, boynundan vurulan katil patron kıl payı kurtulmuştu.

FAI/IRF, anarşist tutsaklarla dayanışmak ve Ukrayna’nın işgal edilmesini kınamak için bir karakolu ateşe verdi.

Enformal Anarşist Federasyon (FAI/IRF)’un “Nemesis Birliği” isimli hücresi, Endonezya’nın Surakarta şehrinde anarşist tutsaklarla dayanışma mesajı yollamak için bir polis karakolunu yaktı, yine aynı şehirde bulunan “Waskita Colomadu” isimli fabrikaya molotoflu eylem gerçekleştirdi.

Eylemin üstlenildiği bildiride Rusya tarafından işgal edilen Ukrayna’da direniş gösterenler de selamlanırken, “Yaktığımız ateş devlete ve kapitalist mülkiyete yönelik amaçsız bir saldırı değildir, bu ateş aynı zamanda devlet aygıtından kaçan ve tutsak edilen anarşist savaşçılar için bir dayanışmayı temsil ediyor.” ifadeleri kullanıldı.

“Devrim Gelecekteki Bir Günü Beklemek Değildir”

Bildiriden bir kısım şöyle: “Bizim için devrim, kıyamet gününü bekleyen dindar insanlar gibi beklenebilecek bir şey değildir; bizler devrim için, tahayyül ettiklerimizin şimdi, bugün gerçekleşmesini ve sözlerimizi Hasta Toplum’un (Gösteri Toplumu) eleştirisiyle eyleme dökmek istiyoruz.

Dahası gelecekte küresel bir devrim olacağına dair devrim yanılsaması, pasifliğin bu yanılsamaya sahip olan tüm isyancılara bulaştığı çok kritik bir etkiye neden olacaktır. Bitap düşen mücadeleyi ileriye taşımak yerine bugünün gösteri dünyasında her türlü isyancılık hayalinin keyfini sürerek konfor alanlarında daha rahat hissettiler.”

Bu Hafta Yayımladığımız Çeviri ve Yazılar

Doğrudan Eylem Nedir? — David Graeber

Anarşist antropolog David Graeber’in, Doğrudan Eylem: Bir Etnografi adlı kitabının V. bölümünde yer alan Doğrudan Eylem Nedir, Anarşizm Nedir, Şiddet ve Şiddetsizlik üçlüsünün ilk yazısı olan Doğrudan Eylem Nedir? adlı yazının çevirisini sizlerle paylaşıyoruz. Üçlünün geri kalan yazıları çevirisi tamamlandığında paylaşılacaktır. Graeber bu yazısında doğrudan eylemin anarşist düşüncede geliştirilmiş klasik tanımıyla başlayarak anarşizm içi tartışmalara değiniyor. Doğrudan eylem yalnızca bir eylem yöntemi değildir, aynı zamanda bir ideali temsil eder ve kişinin anarşist ilkelerle tahayyül ettiği özgür toplum modelini (örneğin doğrudan demokratik karar alma, paylaşmaya ve dayanışmaya dayalı üretim-tüketim ilişkileri vb.) gerçek bir pratiğe aktarmasıyla araçların aynı zamanda amaçlar olduğu bir özgür toplum örneğine dönüşür. Graeber’e göre doğrudan eylemde kilit nokta, kişinin devlet yokmuş gibi davranarak bir özgürlük pratiği yaratmasıdır. Sonra bu “Geçici otonomi baloncukları, aşamalı olarak kalıcı, özgür topluluklara dönüşmelidir.” Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

EZLN: Rus Ordusunun Ukrayna’yı İşgali Üzerine

Bir önceki çeviriyi aldığımız kaynakta mektubun anarşistlerden bahsedilen kısmına sansür uygulandığını farketmemiz üzerine EZLN’nin Ukrayna’nın işgal edilmesi üzerine yazdığı bu mektubu kendi çevirimizle tekrar paylaştık. Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Polisler Aptal Olmak Zorunda mı? — Errico Malatesta

İtalyan anarşist Errico Malatesta’nın 10 Ocak 1914’te İtalya’ya döndükten sonra “Yüksek Polis Makamları Üzerine” adlı, “otoriteleriyle alay etmenin cazibesine karşı koyamadığı” polislerle ilgili yazdığı kısa yazıyı sizlerle paylaşıyoruz. Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.