Güncel Anarşist Tartışmalar-2: Queer Toplumsal Anarşizm (Çev. Umut Aydemir)

Çeviren Notu: Queers With Guns’ın yazarı Elisha Moon Williams tarafından kaleme alınan yazı, genel hatlarıyla toplumsal anarşizmin especifist yaklaşımıyla queer kesişimselliğini kurmayı amaçlayan bir perspektif ve diğer queer anarşizmlere yönelik bir eleştiri olarak görülebilir. 20. yüzyılın başlarında Brezilya ve Uruguay’dan gelen ve Spesifik Anarşist Örgüt (SAO) ve Halk Örgütü olarak adlandırılan kavramlara vurgu yapan bir akım olan especifismo, “toplumsal eklemlenme” gibi öncücülük ve “entryism”* karşıtı güncel yöntemlerle sosyal mücadeleleri açıkça anarşist yapmaya değil, ilkelerle yönlendirmeye çalışan programatik bir örgüt önerisi olarak özetlenebilir. Mevcut queer anarşizmlerin özellikle ABD bağlamında kabaca ne gibi eğilimlere sahip olduğunu anlatan yazar, herhangi bir ortak çerçeveyi tartışmayı reddeden eğilimleri, örgütlenmenin tamamen kendiliğinden ve belirli bir bağlamda bireysel yapılamayacağını, net bir teori ve pratik setini savunmanın anti-anarşist olmadığını da ekleyerek eleştirir. Mevcut queer anarşizmlerin yöntemlerini especifist araçlarla karşılaştıran yazar, bu araçların queer topluluğu açısından hayati şekillerde nasıl kullanılabileceğine dair de genel bir hat çizer. ABD gerçekliğinde yazılmış bir yazı olması göz önünde bulundurularak, otonom yapılar olan çalışma gruplarıyla ve toplumsal eklemlenme gibi yöntemlerle ne tür bir katılımdan söz edildiğine, öncücü anlayışa ve “girişçiliğe” karşı çıkılan noktadan especifist örgütün neler önerebileceğine dair geliştirilmeye açık bir perspektif sunuyor. Dünya genelindeki toplumsal anarşizmde özellikle son yıllarda queer mücadelesine dair içerikler artarken, coğrafyamızda da bütünlüklü bakış açısından tahakküm sistemlerinin kesişimselliklerini vurgulamanın ve bunu teorik zemine taşıyabilmenin hayati olduğunu düşünüyorum.

*Entryism: Girişçilik, genellikle kendi örgütlerinin siyasi çıkarları için diğer toplumsal hareketleri ya da örgütleri kontrol etmeye ya da yutmaya çalışan hiyerarşik örgütlere verilen addır. Toplumsal mücadeleleri etkilemeye değil, mücadele alanlarındaki niceliksel çoğunluğu elde edip bu alanlara sahip olmaya, yönetmeye çalışırlar. Buna yönelik anarşist eleştiriden doğan bir yöntem olan “toplumsal eklemlenme”nin basit tanımı yazının devamında yapılmıştır.

Yıkım tek başına yeterli değildir, çünkü ‘hiç kimse, kendi görüşüne göre şu anda var olanın yerini alması gereken şeylerin düzenine dair gerçek ya da yanlış, en azından uzak bir fikre sahip olmadan yıkmak isteyemez.”

Giriş

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki queer toplumunda yaşanan mevcut krizler kesinlikle hayret verici. Topluluğumuzun karşı karşıya olduğu tehditlerin bu denli hızlandığını görmek bana acı veriyor. Queers With Guns’ı yayınladığımda, takip eden aylarda trans topluluğu ve aynı zamanda genel olarak queer topluluğu ile ilgili gerici şiddet ve yasa tasarılarının büyüklüğü hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ayrıca, LGBT+ topluluğunun ABD imparatorluğu içinde örgütlenme biçiminin, yükselişte olan faşist tehdidi caydıracak kapasiteye sahip olmadığı da acı verici bir şekilde aşikâr olmuştur ki bu konudan ilk makalemde bahsetmiştim. O makalede, kendimizi ve topluluğumuzu savunmak için mevcut liberal düzenin dışında neler yapabileceğimize dair sadece genel bir fikir vermiştim. Bu makaleyi okumadan önce Queers with Guns’ın okunması şiddetle tavsiye edilir, çünkü burada ifade edilen fikirler bir önceki makaleyi okuma bağlamı olmadan erişilebilir değildir. Topluluğumuz içinde, queer topluluğunun kendisini faşist tehdide karşı yeni bir yönde örgütleyebileceği ve aynı zamanda burada ve şimdi yaratmak istediğimiz yeni dünyayı inşa edebileceği iyi tanımlanmış bir siyasi çerçeveye yönelik bir açlık olduğu açıktır. Bu makalede daha ayrıntılı olarak ele alınacak olan da tam olarak budur.

Daha spesifik olarak, bu makalenin yazıldığı tarihten itibaren en az 15 yıldır queer anarşist örgütlenmeye ve radikal queer topluluklara hakim olan daha atomize ve tamamen negatif queer anarşizmlerin aksine, bir Queer Toplumsal Anarşizm için zemin hazırlayacağım. Queer anarşist topluluğun teorisi ve pratiği açısından yeni bir yöne ihtiyacı olduğu ve especifist anarşistlerin anarşizmin “sosyal vektörü” olarak adlandırdıkları ve onu ilk başta bu kadar ünlü ve kötü şöhretli yapan şeyi yeniden kazanması gerektiği açıktır.Başka bir deyişle, anarşistlerin halka ve sosyal dokuya geri dönmeleri gerekiyor. Anarşistlerin yeniden popüler olabilmesi için, toplumlarımızı işgal eden mevcut rejimle hem olumlu hem de olumsuz bir şekilde mücadele edebilecek olumlu programlar ve yapılar inşa etmeye başlamamız gerekiyor.

Bu makaleyi yazarak anarşist politikanın bu kayıp tarafını queer anarşist topluluktaki ve genel olarak queer radikal alanlardaki insanlara tanıtmaya yardımcı olmayı amaçlıyorum. Bu makalenin amacı queer toplumsal anarşizmin ya da genel olarak toplumsal anarşizmlerin nasıl işlediğini en ince ayrıntısına kadar açıklamak değildir. Amacı sadece bu ideolojiyi ABD’deki queer anarşist örgütlerin ve ideolojilerin önceki örnekleriyle yan yana koymaya yardımcı olmak ve queer topluluğunun bağlamıyla da kesişen ve şu anda kolektif ihtiyaçlarımızı karşılayan modern bir toplumsal anarşizm yapısını netleştirmeye yardımcı olmaktır. Bu çalışma boyunca ve bu makalenin sonunda, toplumsal anarşizm hakkında daha derinlemesine konuşan ve araştırmanızı şiddetle tavsiye ettiğim kaynaklara atıfta bulunacağım.

Bölüm 1: Queer Anarşizme Genel Bakış

Belirli bir toplumsal anarşizme girmeden önce, Queer Anarşizm’in geniş, karmaşık manzarasını çok genel olarak gözden geçirerek başlayalım. Bu, Queer Toplumsal Anarşizmin daha geniş Queer Anarşist hareket içinde nasıl yer alabileceği konusunda daha iyi bir fikre sahip olabilmemiz için yapılıyor. Çoğu kişi, Queer Anarşizm içindeki farklı eğilimlerin, açık ve farklı açıklamalar ve tanımlarla birlikte düzenli, sıralı bir listesinin olacağını varsayacaktır. Queer Anarşizm şemsiyesi altında farklı teori ve pratik çerçevelerinin nasıl etkileşime girdiği, kesiştiği ve birbiriyle çeliştiği gerçeği ne yazık ki bu kadar basit değil. Verebileceğim en iyi tanım, geniş kategorileri içeren bir tanımdır. Bu geniş kategoriler birbirini dışlamak zorunda değildir ve ne tür bir Queer Anarşistle konuştuğunuza ya da okuduğunuza bağlı olarak farklı şekillerde kesişirler.

Tıpkı Queer insanların yaşamları gibi, Queer Anarşizm içindeki ideolojik inançlar da çoğu zaman birbiriyle bağlantılı, dağınık ve çoğu insan için yüzeysel olarak kafa karıştırıcıdır. Bu geniş kategorilerin Queer Anarşist yazılar veya örgütler içinde kapsamlı bir liste olmadığına dikkat edilmelidir. Bu kategoriler, bu manzaraya aşina olmayanlar için basitlik ve netlik uğruna çizilmiştir. Bu makalenin yazarı tarafından yorumlandığı şekliyle bu şemsiye içindeki en popüler ve yaygın eğilimlerden gelmektedir. Queer Anarşizmler içindeki kaynaklar, aşağıda belirtilen tanımın ötesinde okunmaya teşvik edilmelidir.

Bahsedilmesi gereken ilk büyük kategori Queer İsyancı Anarşizmdir. Bu, bir bütün olarak queer anarşist hareket içindeki en popüler kategoridir. Queer Anarşizm, 2000’lerin sonu ile 2010’ların başında queer bağlamda isyancı anarşizmin katılımı ve gelişimi olmadan bugün olduğu yerde olamazdı. İsyancı Anarşizm, mevcut an içinde mücadelenin neşesi etrafında şekillenen ve mevcut sisteme saldırmak için bağımsız olarak işbirliği yapan Uyum Grupları adı verilen informal yatay örgütlenmelere sahip olan anarşist bir ideolojidir. Bu uyum grupları, belirli eylemler veya hedefler etrafında örgütlenme söz konusu olduğunda çoğunlukla nicelikten ziyade niteliği teşvik etmeye odaklanır. Bu tür uyum gruplarının temel nedenlerinden biri, kendilerini sürekli kılmaya çalışmayan oluşumlar olmalarıdır. İsyancı Anarşistler şimdiki zamanda ulaşılan hedeflere dayalı örgütlenmeye çok daha fazla önem verirler. Birincil eylem biçimi olarak kapitalizm ve devlet sistemlerine karşı doğrudan saldırıya odaklanma eğilimindedirler ve bunu anarşist fikirler ve projeler için toplumsal destek yaratmaya çok fazla odaklandıklarını düşündükleri toplumsal örgütler inşa etmekten daha etkili görürler. “Archipelago” makalesinde belirtildiği gibi:

“Birbirinden bağımsız, ortak perspektifleri ve somut mücadele projeleri doğrultusunda bir araya gelebilen uyum gruplarından oluşan takımadaların, doğrudan saldırıya geçmenin en iyi yolu olduğunu düşünüyoruz. Bu anlayış mümkün olan en büyük otonomiyi ve en geniş eylem alanını sunmaktadır. İsyancı projeler alanında, anarşistler ve diğer isyancılar arasında karşılaşmaya olanak tanıyan informal örgütlenme yollarını, kendilerini devam ettirmeye yönelik olmayan, ancak belirli ve isyancı bir amaca yönelik örgütlenme biçimlerini bulmak gerekli ve mümkündür.”

Bu ağ içinde çok etkili olan bir diğer ana kategori de Queer Nihilist Anarşizmdir. Nihilist Anarşizm genellikle isyancı anarşizmlerle bağlantılıdır çünkü vardıkları sonuçların birçoğu aynı felsefi temellerden gelmektedir. Birçok isyancı anarşist de kendilerini nihilist anarşist olarak görür ve bunun tersi de geçerlidir. Tüm isyancı anarşistler nihilist anarşist değildir ve tüm nihilist anarşistler de isyancı anarşist değildir. Bir kategori olarak nihilist anarşizm, isyancı anarşistlerin savunduklarını -şimdiki zaman içinde örgütlenme, kendilerini sürdürmeye çalışmayan örgütler kurma, mevcut sisteme saldırma/olumsuzlamayı birincil hedef olarak alma- alır ve en uç noktalarına kadar götürür. Nihilist anarşistler, mevcut yapıyı yok etmek amacıyla saf olumsuzlama dışında herhangi bir şeyin onu gerçekten kökünden sökmek için yeterli olmadığına inanırlar. Yeni yapıyı öngörmeye ya da önceden şekillendirmeye yönelik her türlü girişimin kaçınılmaz olarak mevcut yapıdan etkileneceğine ve dolayısıyla bu yapının baskısının başka bir biçimine dönüşeceğine inanmaktadırlar.

Toplumsal Anarşizm, geniş bir anlamda queer bağlamda anlaşılmayan bir anarşizm kategorisidir. Bir ideoloji olarak Toplumsal Anarşizmin temelinde şu üç kelime vardır: Özgürlük, Eşitlik ve Dayanışma. Bu kelimelerin hiçbirine diğerlerine göre ayrı bir öncelik verilmez ve hepsi birlikte vurgulanır. Toplumsal anarşistler özgürlüğü genişletmek uğruna onu en geniş ölçüde genişletmeye çalışmazlar. Toplumsal anarşistler eşitliği ya da dayanışmayı da kendi iyilikleri için en geniş ölçüde genişletmek istemezler. Aksine, toplumsal anarşistler her üç değeri de aynı anda en geniş ölçüde vurgulamaya, bunu yansıtan örgütlerle gelecekteki bir toplumu inşa etmeye çalışırlar.

Bölüm 2: Especifismo’nun Temelleri

Toplumsal anarşist fikirleri queer topluluğunun ihtiyaçları ve bağlamıyla ilişkilendirmeye çalışmadan önce, en azından tartışılan anarşizm türü hakkında temel bir anlayışla başlamalıyız. Bu, especifist anarşizmin ne olduğu, nereden geldiği ve nasıl işlediğine dair çok geniş bir genel bakışın ana hatlarını çizecektir. Bu hiçbir şekilde kapsamlı bir plan değildir ve daha net ayrıntılar bu makale boyunca ve sonunda atıfta bulunulan kaynaklarda bulunabilir.

“Especifismo” (İngilizce’de “specifism” olarak çevrilir) olarak adlandırılan şeyi çevreleyen temel fikirler 20. yüzyılın başlarında Brezilya ve Uruguay’dan gelmektedir. Spesifik Anarşist Örgüt (SAO) ve Halk Örgütü olarak adlandırılan kavramlara vurgu yapan bir ideolojidir. Bu iki kavram birbiriyle birlikte çalışarak, toplumsal anarşistler tarafından onlarca yıldır uygulanan SAO kavramını alıp, geçmişte toplumsal anarşistlerin (özellikle de platformist anarşistlerin) SAO’ları ile geçmişte kaybetmekle eleştirildikleri bir şey olan toplumsal hareketlerin dokusuna yeniden entegre olmalarına yardımcı olmayı amaçlamaktadır.

SAO, basitçe ifade etmek gerekirse, strateji ve taktiklerde birliğe sahip olmanın yanı sıra, bir tüzük ve anlaşma noktalarında ortaya konan net bir dizi anarşist ilkeyi savunan, paylaşan ve bunlara inanan siyasi bir organdır. Bu hiçbir şekilde especifist anarşizme özgü değildir, ancak bu oluşumu farklı kılan şey, bu örgütün azınlık anarşist örgütü ile daha geniş toplumsal hareketler arasında karşılıklı bir ilişki içinde nasıl yapılandırıldığıdır. Bir SAO’nun ana yapısı, anarşist örgüt tarafından gerçekleştirilen eylemlere katılan farklı seviyelerdeki kararlı militanlardan ve destekçilerden oluşur.

SAO’dan bahsederken göz önünde bulundurulan üç grup vardır: Kararlı Militan, Militan ve Toplumsal Hareket. Tulsa, Oklahoma’da Scissortail Anarchist Organization adında especifist bir grup bu terimleri kullanmaktadır: Radikal, Taraftar ve Katılımcı. Katılımcı, burada belirtilen kategoriler arasında en dışa dönük olanıdır. Bu kişiler örgütün üyesi sayılmazlar, ancak grubun ilkelerine ve sosyal çalışmalarına ilgi gösterirler ve örgütün halka açık etkinliklerine katılırlar. SAO’nun üyesi olmadıkları için örgüt içinde oy kullanma yetkileri yoktur, ancak örgütün üyelik için uygun gördüğü ölçütlere göre ilgi gösterdikten sonra örgüte girmeyi isteyebilirler.

Bir SAO’nun sahip olabileceği bir sonraki seviye Taraftar’dır. Bunlar kuruluşa yeni katılan üyelerdir ve muhtemelen örgüt içindeki Radikallerle mülakat yaparak ve anlaşma noktalarını tam olarak kabul ederek giriş sürecine başlayacaklardır. Bazı örgütlerde, Taraftar olmak için anlaşma noktalarına tam bağlılık gerekmeyebilir, ancak anlaşmazlık durumunda farklı veya kritik noktaların bir açıklaması ortaya çıkabilir ve mevcut Radikaller bu bakış açısının o örgütün hedef ve stratejileriyle uyumlu olup olmadığına karar verebilir.

Örgüt içindeki en üst düzey Radikallerdir. Bunlar, SAO’nun fikir ve ilkelerini etkili bir şekilde anlama ve yayma konusunda en yetenekli olan, örgütün en kararlı üyeleri olarak kabul edilirler. İlgilenen muhtemel Taraftarlarla mülakat yapılmasına yardımcı olmaları ve yeni Taraftarlara danışmanlık yapmaları beklenir. Kimin hangi organlarda oy yetkisine sahip olduğu ve ilgili kararların nerede alınması gerektiği, farklı especifist grupların farklılık gösterebileceği bir konudur. Bu şu anda bir deney alanıdır. Radikal rolünün örgüt içinde eşit oy gücüne sahip olması gerektiğini, tamamen bir delegasyon ve kararlılık kategorisi olması gerektiğini savunuyorum. Bu rol, büyük olasılıkla gönüllü olarak toplantılara veya etkinliklere daha fazla katılım taahhüdünde bulunan kişiler, Taraftarların yaptığı düzenli taahhütlerin yanı sıra hem teori hem de pratikte bu konularda daha fazla deneyime sahip kişiler veya hem daha yüksek bir bağlılığa hem de örgütün hedeflerini ve ideolojisini daha net bir şekilde anlamaya sahip kişiler tarafından yerine getirilecektir.

Radikallerin ve Taraftarların örgüt içinde eşit bireysel oy gücüne sahip olmalarına yönelik bu açık seçim, Radikallerden oluşan böyle bir iç grubun kendi başına yukarıdan aşağıya bir güç haline gelme riskini azaltır. Bu, örneğin bir parti kadrosu gibi diğer örgütsel modellerde görülebilecek bir şeydir. Anarşistler, istemeden ya da kazara yapılmış olsa bile, başka bir kadro ya da öncü yapı yaratmaya çalışmamalıdır. Anarşist pratik açısından örgütlerin nasıl yönetilebileceği konusunda esneklik olduğuna inanıyorum. Bu genel model, bir yerden bir yere ve zamandan zamana işlerin nasıl yapılabileceği konusunda kasıtlı olarak çok gevşektir, ancak bu, anarşistlerin inşa ettiğimiz örgütlerde hiyerarşik güç oluşumuna karşı net kontroller koymayarak ilkelerini riske atmaları gerektiği anlamına gelmez.

Teşvik etmeye çalıştıkları komünist toplumu inşa etmek için işçi sınıfı insanlarını yukarıdan harekete geçirmeye çalışan ve başarısız olan yeterince kadromuz, öncümüz, partimiz ve “aydın kesimlerimiz” oldu. Kendilerini işçi sınıfı insanlarına yabancılaştırmaktan ve özgürlüğü erişimimizden daha da uzaklaştırmaktan başka bir şey yapmıyorlar. Aynı mantığı örgütlerimizde yeniden üretemeyiz. Bunu yaparak hem ahlaki hem de örgütsel olarak onlardan farksız, anarşist estetiğe sahip bir öncü parti haline geliriz.

Ancak kendi içimizdeki hiyerarşik güç inşasını en aza indirmek ve ortadan kaldırmaya çalışmak kendimizi bu partilerden ayırmak için yeterli değildir. Eğer bu örgütleri kurar ve sanki işçi sınıfından temelde ayrıymışız gibi sadece kendi aramızda eylemler yaparsak, öncü yapıların başarısız olmasına neden olan bir başka kilit bileşeni de körüklemiş oluruz. İşte bu noktada çalışma grupları ve toplumsal eklemlenme devreye giriyor.

Bu SAO’ların daha geniş toplumsal doku içinde nasıl örgütlendiği ve etkileşime girdiği, örgütün nasıl yapılandırıldığı kadar önemlidir. İdeolojik ve hatta pratik olarak sağlam bir örgütlenmeye sahip olabilirsiniz, ancak bu örgütlenmeyi etkili bir şekilde uygulamazsanız ve bu örgütlenmeyi daha geniş nüfusun yaşamına yeterince entegre etmezseniz, o zaman tamamen boşa harcanmış olur. Çalışma grupları, örgüt üyelerinin kitlelerle birlikte mücadele etmesine ve daha geniş toplumsal hareketler içinde toplumsal eklemlenme olarak adlandırılan şeyi uygulamasına ve bu temelde kendi içinde örgütlenmesine izin vermenin harika bir yoludur. Çalışma grupları ve bunların toplumsal eklemlenmeyi kolaylaştırmak için nasıl kullanıldıkları hakkında konuşmaya başlamadan önce, toplumsal eklemlenmenin ne olduğu ve especifist anarşistlerin Halk Örgütü olarak adlandırdıkları şeyin üzerinden geçelim.

Toplumsal eklemlenme, especifist anarşizm içindeki en yeni gelişmelerden biridir. Tanımla başlamak için, toplumsal eklemlenmenin ne olmadığıyla başlayalım. Toplumsal Eklemlenme girişçilik (entryism) değildir. Girişçilik genellikle kendi örgütlerinin siyasi kazanımları için diğer toplumsal hareketleri ya da örgütleri kontrol etmeye ya da yutmaya çalışır. Bu genellikle yukarıdan aşağıya siyasi örgütler ya da partiler tarafından, daha geniş toplumsal meseleleri çevreleyen toplumsal hareketlerin güç yapılarına katılmaya ve bu yapılar içinde nüfuz kazanmaya başladıklarında yapılır. Bu toplumsal hareketler içinde giderek daha fazla nüfuz kazanarak, söz konusu örgütün liderliğini ele geçirmeye ya da insanları kendi siyasi örgütlerine doğru yönlendirmeye ve parçası oldukları asıl örgütten uzaklaştırmaya çalışırlar. Bu durum genellikle bir hareketi başka bir örgütün sayıları uğruna durma noktasına getirerek organik yaşamı tüketir. Toplumsal eklemlenmenin yapmaya çalıştığı şey bu değildir. Toplumsal eklemlenme toplumsal hareketler yaratmaya ya da mevcut toplumsal hareketleri ideolojik olarak açıkça anarşist hale getirmeye çalışmadığı gibi, toplumsal hareketleri yukarıdan aşağıya SAO’ya akıtmak için sayılarını azaltmaya da çalışmaz.

Toplumsal Eklemlenme her şeyden önce bu toplumsal hareketler içindeki kitlelerle eşit olarak çalışmayı ve yöntem ve yardımlarımızı sunmayı amaçlamaktadır. Kendimizi, anarşistler olarak ortadan kaldırmaya çalıştığımız sistemlerin sonuçlarına karşı mücadele eden insan dostlarımızdan daha üstün göremeyiz ve görmemeliyiz. Bir toplumsal hareketi ele geçirmeye ya da ideolojik olarak anarşist bir siyasi programa dönüştürmeye çalışmasak da, mümkün olduğunda anarşist ilkelerimizi açıkça tartışıyor ve istendiğinde bu geniş toplumsal hareketlerin daha anarşist bir yönde örgütlenmesine yardımcı oluyoruz. Bu, söz konusu toplumsal hareketlerin nasıl örgütlendiğini, kararların nasıl alındığını, hangi değerleri teşvik etmeye çalıştıklarını veya hareketin ne tür pratiklerle meşgul olduğunu gözlemleyerek yapılabilir. Tüm bunlar, Halk Örgütü olarak adlandırılan şeyi kolaylaştırmaya veya yaratmaya yardımcı olma çabasıdır.

Halk Örgütü, genellikle daha büyük bir toplumsal hareket içerisinde yer alan ve SAO üyeleri tarafından yaratılan ya da etkilenen bir örgüttür. SAO ile ne aynı yapıya ne de aynı ideolojiye sahiptir. Doğrudan eylem, devletle yüzleşme, doğrudan demokrasi, karşılıklı yardımlaşma ağları, yukarıdan aşağıya liderliğin yokluğu gibi pek çok pratik ve siyasi noktada hemfikir olabilir. Bu hareketler, belirli bir mücadele kesişimi uğruna bir araya gelen çok sayıda siyasi ideoloji tarafından ve bu ideolojiler için örgütlenecektir. Evsizleri şiddetten korumak, mülk işgali, LGBTİ+ hakları, feminist davalar, engelli adaleti, ölüm cezasının kaldırılması gibi şeyler. Halk Örgütü, anarşistlerin ideallerini ve pratiklerini tanıtmaya yardımcı oldukları bir yer olabilir, aynı zamanda anarşizm ideolojisini dürüst olmayan girişçilik yoluyla yukarıdan halka dayatmaz. Especifist anarşistler temelde, Marksist, anarşist, liberal ya da herhangi bir ideoloji olsun, toplumsal hareketlerin herhangi bir biçimde tek bir ideolojiye sahip olabileceğine inanmazlar. Her zaman ideolojilerin, deneyimlerin ve geçmişlerin bir karışımı olacaktır ve bu da insanların toplumda geniş çapta hissedilen sorunların çözümüne yardımcı olmak için fikirlerini ve pratiklerini sentezlemelerini sağlayacaktır. İşte bu noktada anarşistler bu sürece katkıda bulunmaya yardımcı olurlar.

Artık toplumsal eklemlenme ve Halk Örgütü’nün ne olduğuna dair geniş bir çerçeveye sahip olduğumuza göre, SAO’nun Çalışma Grupları olarak adlandırılan grupları nasıl kullanabileceğine ve bunların bir bütün olarak daha geniş toplumsal hareketlerle nasıl bir ilişki içinde olduğuna dair ayrıntılara girebiliriz. Çalışma grupları, SAO içinde belirli bir toplumsal hareketle ilgili olarak toplumsal çalışma çabalarını tartışmaya ve örgütlemeye adanmış alt bölümlerdir. Bir SAO içinde gerekli olan belirli sayıda çalışma grubu olmadığı gibi, bu çalışma gruplarının her durumda ya da her zaman işe yarayacağına dair önceden belirlenmiş kriterler de yoktur. Örneğin, Los Angeles’taki bir SAO’nun konut adaleti çalışma grubuna ihtiyacı olabilirken, Kansas City’deki bir SAO’nun etkili bir şekilde çalışması için böyle bir çalışma grubuna sahip olması veya ihtiyaç duyması gerekmeyebilir. Bu makalenin ilerleyen bölümlerinde SAO’ların kendilerini queer topluluğuna daha iyi dahil olabilmesinin yolları araştıracağım ve bir queer öz savunma çalışma grubuna sahip olmalarını ve SAO’ların kendilerini daha iyi dahil edebilecekleri ve queer toplumsal dokuyla iç içe geçebilecekleri diğer yolları savunacağım. Çoğunlukla, çalışma grupları SAO içinde birbirinin yerine geçebilen bir örgütlenme düğümüdür ve bu grupların üyeleri tarafından herhangi bir noktada oluşturulabilir ve feshedilebilir. Birçok durumda, bu çalışma gruplarının üyeleri tarafından gerçekleştirilen eylemlerin hayata geçirilmesi için çalışma grubu dışındakilerin onayına ihtiyaç duyulmayabilir. Bu durum, bu çalışma gruplarına örgütün genelinden bir düzeyde otonomi sağlar ve birçok anarşistin desteklediği ilkeyi takip eder: Kararı etkilenenler verir. Ancak bu otonomi sınırlara sahip olabilir, eğer bu çalışma gruplarının kolektif ya da bireysel olarak yaptıkları eylemler bir bütün olarak örgütün tanıtımını ya da katılımını içeriyorsa, bu şeylerin muhtemelen diğer geniş kararların alınması gerektiği gibi oylanması gerekecektir.

Bölüm 3: Queer Bir Toplumsal Anarşizm

Especifist anarşizm bugün queer topluluğunun ihtiyaçları ile nasıl kesiştirilebilir? İlerleyen paragraflarda açıklanacak olan mevcut durumla başa çıkmaya yardımcı olmak için daha önce ortaya konan araçları kullanmaya başlayacağız. Ayrıca bu yeni çerçevenin neden gerekli olduğunu daha iyi anlamak için bu araçları önceki queer anarşizmler tarafından kullanılan araçlarla karşılaştıracağız. Önceki queer anarşizmler hakkında konuşmamız gerekiyor çünkü bugün karşılaştığımız ve onların çerçevelerinin çözemediği ya da etkili bir şekilde çözemediği sorunlar var.

Queer bireylerin karşı karşıya kaldıkları mücadelelerde especifist anarşizmin çok açık bir şekilde kesişebileceği ana yollardan biri, sadece LGBTİ+ toplumsal hareketleri içinde toplumsal eklemlenmeye adanmış bir çalışma grubuna sahip olmak değil, aynı zamanda Halk Örgütleri olarak queer öz savunma örgütlerinin kurulmasına yardımcı olmaktır. Bunlar Silah Kulüpleri, Grup Egzersiz Seansları, Grup Öz Savunma Kursları, Şiddetsizlik Grupları, Queer Partizan Milisleri veya ilgili herhangi bir grup ve bu sayılanların kombinasyonu kadar basit bir şey olabilir. Queer Öz Savunma örgütleri kurmak, önümüzdeki yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’nde toplumumuzun hayatta kalması için kritik önem taşımaktadır. Açık faşizmin yükselişi özellikle sokaklarda daha belirgin hale gelmeye devam ederken, insanların bir anlamda kendilerini nasıl savunacaklarını bilmeleri gerekiyor. Bu beceriler queer politik alanda son derece eksiktir ve anarşistler bu becerilerin daha geniş toplumsal hareketler içinde daha belirgin hale gelmesine yardımcı olma konusunda büyük bir sorumluluğa sahiptir.

Daha önce Halk Örgütleri hakkında söylediğim gibi, bu öz savunma örgütleri ideolojik olarak anarşist olmamalıdır, çünkü anarşist toplumsal çevrelerin dışındaki daha geniş bir queer yelpazesine hitap etmeleri gerekir. Yine bunu akılda tutarak, gerek kavramsal olarak gerekse tartışmalarda nasıl işlediklerini etkilemeye yardımcı olmalıyız. Bunu yaparak, bu öz savunma örgütlerinin hobi gruplarından daha fazlasına ve faşizme karşı sosyal ve politik bir güce dönüşmesine gerçekten yardımcı olabiliriz.

Diğer Queer Anarşistler bu konuya oldukça farklı yaklaştılar. 2019’da sosyal medyada #ArmTransWomen adı altında çevrimiçi bir kampanya ilgi çekmeye başladı. Bu kampanya, egoist, post-sol ya da isyancı olsun, daha bireyci anarşistler olan trans kadınlar tarafından başlatıldı. Amaç oldukça basit; bu hashtag’i hem bir slogan hem de trans kadınların (ve diğer transların) bireysel olarak silahlanarak topluluk savunması sürecini başlatmaları için bir toplanma çağrısı olarak yaygınlaştırmak.

Savunucuların birçoğunun örgütlenme konusundaki yaklaşımı, bu kampanyayla ilgili olarak herhangi bir siyasi reçete ya da önceden şekillendirmeyi (prefigürasyon) reddetmek olmuştur. Bu hareket içindeki pek çok kişi, kendilerine sorulduğunda, örgütlenme sorununun tamamen o bölgenin koşullarına göre belirleneceğini ve herhangi bir reçete yazmanın anlamsız olacağını ve hatta otoritenin karşı istihbaratına maruz kalma riskini doğuracağını söylemiştir. Öngörülen örneklerin her yer ve zaman için geçerli olmayacağı doğru olsa da, bu anarşistlerin kendilerine göre bir çerçeveyi savunma ve bunu başkalarıyla tartışma işini reddetmeleri gerektiği anlamına gelmez. Bir anarşist olarak örgütlenmek adı verilen deneysel çalışma, tamamen kendiliğinden ya da belirli bir bağlamda bireysel olarak yapılamaz. En azından, fiziksel dünyada işleyen örnekler bulamıyorsanız bir hipotezle başlamanız gerekir. Net bir teori ve pratik setini savunarak başkalarına hiçbir şey empoze etmiyorsunuz. 

Bu zihniyete sahip kişiler tüm insanları bu kadar cahil ve kendi başlarına düşünmekten aciz olarak mı görüyor? Tüm insanlar bir kişinin çerçevesini görüyorlar ve kendi bağlamları için hiçbir ayarlama yapmadan akılsızca harfiyen uyguluyorlar mı? Bu, tepeden inme yapıların insanların zihinlerinde nasıl yer ettiğine dair büyük bir yanlış anlamadır ve bir ideolojiye sahip olmanın kendi başına, ona ikna olmuş insanlar üzerinde bir tür adaletsiz güç dayattığını düşünmektedir. Benim görüşüme göre bu onları çocuklaştırır. Diğer insanları anarşist fikirlerle tanıştırma pratiğini reddedemeyiz, çünkü sosyal alanlarda iyi yapıldığında tartışma ve münazara yoluyla başkalarını etkilemek son derece sağlıklı olabilir.

Herhangi bir siyasi reçeteye sahip olmamak, kampanya ve ondan doğan örgütler için feci sonuçlar doğurabilir. Sonuç olarak, bu örgütler sağ-liberteryenler tarafından kendi amaçları doğrultusunda kullanılabilir. Bu çok basit hashtag’in “Translar Silahlansın”a indirgenmesi ve orada durması gibi gerçek bir risk var. Kampanyadan doğan öz savunma örgütleri, on yıllardır queer silah kültüründe yaygın olan aynı tür silah kulüpleri için üreme alanı olacaktır. Pink Pistols ve benzeri grupların savunma ve mülkiyet konusunda silah kültürüne aşırı bireyci bir bakış açısını nasıl sürdürdüklerine dair sorunlardan bahsetmiştim. Bu kampanyanın böyle bir anlayışı caydırmak için pek bir şey yaptığını düşünmüyorum.

Çeşitli siyasi görüşlere sahip halk örgütlerine ve toplumsal hareketlere sahip olmamız, başkalarının mücadelelerimizi anarşistlerin hedeflerine karşıt olarak benimsemesine izin vermemiz gerektiği anlamına gelmez. Eğer bu sağ-liberteryen çizgi bu toplumsal hareket içerisinde yaygınlaşırsa, siyah kurtuluşu, yerli kurtuluşu, engelli adaleti ve sağ-liberteryenlerin ele almakta komik derecede kötü oldukları diğer pek çok konu için verilen mücadelelere katılmak çok daha zor olacaktır. İşbirliğinin bu şekilde reddedilmesi, bazılarının öne sürdüğü gibi ideolojik saflık uğruna değil, hayatta kalmak için marjinalleşmiş toplumsal hareketler arasında nasıl koalisyonlar kurulması gerektiğine dair pratik bir temele dayanmaktadır.

İdeolojik çeşitlilik konusunda bu, Queers With Guns’ın sonunda silah kültürünü queerleştirecek bir örgütlenme için yaptığım bazı önerilere değinmek için bir fırsat. Bir örgütün tüm bunları nasıl yapabileceğinden bahsederken aklımda especifist bir anarşist perspektif yoktu ve örgütlenme konusunda şimdiki kadar bilgi sahibi değildim. Kara Panterler’e benzer, sadece öz savunmaya değil aynı zamanda queer sağlık kliniklerine, evsiz queerler için güvenli evlere vb. ev sahipliği yapan tek, açık bir anarşist örgütlenme hakkındaki ilk düşüncem şu anda aynı fikirde olmayacağım bir şey. Yine de yukarıda bahsi geçen programların yanı sıra silahlı bir öz savunma örgütü oluşturmak isterdim. Ancak, daha önce düşündüğüm ve Queers with Guns’da ima ettiğim gibi, bu örgütlerin ve hizmetlerin açıkça anarşist bir örgüt haline getirilmek yerine toplumsal hareketler içindeki halk örgütleri tarafından sağlanması gerektiğini söyleyebilirim. Bu örgütler mümkün olduğunca genel halk içinde anarşist pratik ve fikirlere açılan kapılar olmalı, açıkça anarşist bir ideolojik program haline getirilmemelidir.

Bununla birlikte, önem listesinde bir sonraki sırada yer alabilecek hizmet, trans sağlık hizmetlerinin baskılanmasına hazırlık veya buna yanıt olarak mevcut pazarın dışında hormon terapisine (HRT) erişimdir. Trans topluluğunun hayatta kalmasının temel taşlarından birinin hormonlara erişim olduğu kanıtlanmış bir gerçektir. Bu ilaçlara yönelik devlet baskısının gölgesi topluluğumuzun üzerinde belirirken, devletin tüm transların uyumlayıcı sağlık hizmetlerine sahip olması için yasal formları zorlamaya başlaması halinde değil, ne zaman başlayacağına hazırlanmaya başlamalıyız. Mevcut koşullar büyük ölçüde savunulamaz hale geldiğinde en etkili olabilmek için bir yeraltı trans sağlık hizmetleri ağının temellerinin şimdi atılması gerekiyor. Elbette bu olasılıkla uğraşırken çok tehlikeli yasal zeminlerde çalışmanız gerekecektir. Bu tür bir hizmeti etkin bir şekilde oluşturmak ve sürdürmek için, sizi ve yardım ettiğiniz insanları güvende tutacak çok daha sıkı bir güvenlik kültürünün uygulamaya konulması gerekecektir. Güvenlik kültürü hakkında daha ayrıntılı bilgi için CrimethInc’in “What Is Security Culture” adlı kitabını tavsiye ederim. Bu broşürde yer alan reçetelerin birçoğu sadece bu eylemlere değil, kendinizi ve organizatör arkadaşlarınızı güvende tutmak için yaptığınız tüm eylemlere uygulanabilir.

Bu örgütlerin queer kurtuluş mücadelesi içinde çalışmaya yardımcı olabilecekleri bir başka yol da evsiz queer bireylerin barınmasına katılmaktır. Özellikle transların evsiz bırakılma oranı zaten yeterince kötüydü. Genel olarak queer bireylere yönelik bu mevcut şiddet ve faşist seferberlik sarmalıyla birlikte, yeni farkına varan queer bireylere yönelik tepkiler daha şiddetli olacaktır. Bu da muhtemelen aileleri ve arkadaşları tarafından reddedilmeleri nedeniyle queer topluluğu içinde evsizliğin artmasına neden olacaktır. Bu çalışma, hormon terapisi ile ilgili çalışma gibi, bir umutsuzluk ve ihtiyaç tsunamisine hazırlıklı olmayı gerektirecektir. Queer evsizlerin sayısında ciddi bir artışa yardımcı olmak için zemin hazırlamayı düşünmeden önce, kendimizi şu anda insanları barındırmakla ilgili çalışmalara dahil etmeliyiz. Evsizler için mevcut toplumsal hareketlerle birlikte çalışmadan toplumlarımızda yoğunlaşan bir evsizlik krizine hazırlanmaya çalışamayız. Bu temel becerileri kazanmak, daha sonra çok daha büyük sorunları ele almak için gerekli olacaktır.

Tüm bu reçeteler, SAO’ların takip etmesi veya bu sırayla uygulaması gereken kesin bir rehber değildir. Her ne kadar öncelikle queer öz savunmanın temellerini inşa etmenin önemini vurgulasam da, içinde bulunduğunuz durumun bağlamı böyle bir temel oluşturmaya izin vermeyebilir. Anarşist bir örgüt olarak queer topluluğu içinde basit bir okuma grubu veya başka bir küçük proje ile başlamak gerekebilir. Kişi bir SAO kuracak durumda bile olmayabilir ve yalnızca toplumsal hareketlere eklemlenebilir ve ortak değerlere sahip olanları bulmak, onlarla anarşist fikirler ve pratikler hakkında konuşmak için zemin çalışması yapabilir. Her ne yapmayı planlıyorsanız, umarım bunu nasıl örgütlenebileceğinizi ve etrafınızdaki insanlarla nasıl bağlantı kurabileceğinizi daha iyi anlayarak yapabilirsiniz.

Sonuç

Bağlamınız ne olursa olsun, insanların bu makaleden çıkarmasını umduğum şey, queer topluluğu içinde anarşist örgütlenmeye giden, diğer queer anarşizmlerin son birkaç on yıldır ortaya koyduklarından farklı bir yol olduğudur. Umarım bazı önerilerim ve örneklerim sadece silah kültürünü değil, tüm toplumu toplumsal devrim yoluyla kolektif kurtuluşumuza doğru nasıl queerleştirebileceğimize ışık tutmaya yardımcı olabilir. Daha açık bir ifadeyle, daha iyi bir yarını birlikte inşa etme sorumluluğu sadece ve sadece bize, en dışlanmış olanlara emanet edilebilir. Mevcut sisteme her fırsatta karşı çıkmalıyız, sadece olumsuzlamak için değil, olumlu bir bakım, sevgi ve mücadele sistemini savunmak için. Mevcut sisteme sadece onu yok etmek için değil, aynı zamanda ektiğimiz tohumlarla aradığımız daha iyi dünyayı yetiştirmek için de saldırmalıyız. FARJ’ın ” Toplumsal Anarşizm ve Örgütlenme “[4] adlı kitabında açıkladığı gibi:

“[…] yıkım tek başına yeterli değildir, çünkü ‘hiç kimse, kendi görüşüne göre şu anda var olanın yerini alması gereken şeylerin düzenine dair gerçek ya da yanlış, en azından uzak bir fikre sahip olmadan yıkmak isteyemez’.”

İnşa etmek istediğimiz dünyayı göreceğimizden bile emin olamayız, mevcut yapıyı yok ettiğimizde tam olarak neye benzeyeceğini de bilemeyiz. Eylemlerimiz sayesinde bu yeni dünyanın eskisinin küllerinden doğmasına olanak sağlanabileceğine dair umudumuz olmalı. Bir arkadaşımın bir keresinde söylediği gibi:

“Ulaşılabilir olup olmadığını bilmiyorum… ama ona ulaşmak için ne gerekiyorsa yapacağım.”

Bizler, bu ölüm makinesine karşı bir özgürlük ve direniş ruhu içinde filizlenmeleri için zaman olgunlaşana kadar bu yeni dünyanın tohumlarını korumak ve yaymak zorunda olan bu zamanın içindeki özneleriz. Bu kıyma makinesi bizi her gün çiğniyor ve biz queer insanlar olarak bu muhtemelen daha da kötüleşecek. Toplumumuzu sadece burada ve şimdi güvende tutmakla kalmamalı, aynı zamanda açık faşizmin Birleşik Devletler İmparatorluğu’nu gerçekten ele geçirebileceği ve bize karşı imhacı bir kampanya yürütebileceği yaklaşan zamana da hazırlanmalıyız. Hiçbir seçim önlemi, oylama, oy verme ya da internette yayınlama bu gidişatı değiştirmeyecektir. Tüm toplumumuz duvara yaslanıp ezilmeden, liberal STK’lar ve kar amacı gütmeyen kuruluşlar kapatılmadan, sağlık hizmetlerimiz sigorta şirketleri tarafından karşılanmadan ve kamusal yaşamın gölgelerine geri kovalanmadan önce ihtiyacımız olan bakım yapılarını şimdi inşa etmeliyiz: harekete geçmeliyiz. Umarım varlığımıza karşı yürütülen bu topyekûn savaşa hazırızdır. Başka seçeneğimiz yok: ya tam özgürlük ya da tam yıkım.

Elisha Moon Williams

Çeviri: Umut Aydemir