Anarşist Tutsak Claudio Lavazza ile Röportaj (Çev. Barikat Haber)

Radiocane’nin sitesinde yayınlanan, Actforfreedom projesi tarafından İngilizce’ye çevrilen, İtalya’da ve dünyanın çeşitli yerlerinde silahlı eylemlerde bulunduğu, kamulaştırma yaptığı, diğer yoldaşlarını özgürleştirdiği, anarşist olduğu için tutsak edilen, serbest bırakılması gerekirken kasıtlı şekilde tutsaklığı sürdürülen Claudio Lavazza ile yapılan telefon röportajının çevirisini sizlerle paylaşıyoruz.

“Şu an serbest bırakılmış olmam gerekirdi, savcı kasıtlı hata yaptı”

Soru: Dinleyiciler muhtemelen biyografinizi okuyarak İspanyol hapishanelerinde geçirdiğiniz uzun süre boyunca yaşadığınız olayları öğrenme fırsatına sahip olmuşlardır. Şimdi Fransa’da tutuklu kalmanıza yol açan davayla başlayalım. Bu vaka hangi gerçeklere atıfta bulunuyor?

Lavazza: Evet, silahlı soygun ve adam kaçırma suçundan 8 Kasım 2019’da Paris Ceza Mahkemesi tarafından 10 yıl hapis cezasına çarptırıldım. Bu ceza yakın zamanda, bir hafta önce beş yıla indirildi. Ve serbest bırakılma tarihim 16 Mayıs 2025 olarak planlandı, yani bundan üç yıl sonra. Bunun nedeni, Mont-de-Marsan Savcılığı tarafından İspanyol sisteminde cezaların toplanması için yasal sınır olarak 25 yerine 30 yıldan başlayarak ceza indirimi kredilerinin hesaplanmasıdır. Bu sınır Cumhuriyet Savcılığı tarafından belirlenmiş olsaydı, bu sınır uygulanmış olsaydı, derhal tahliye edilmem gerekirdi. Bunun yerine fikrini değiştirdi, çünkü artık Fransız yasalarının uygulanması gerektiğine karar verdi. Avukatımın size daha önce bir mektupta söylediği gibi, iki kat yanlış bir analiz. Yalnızca anlaşılması için açıklandığı şekliyle, teknik olarak Fransız ceza kanunun 132-21-1. maddesine göre, aslında hükümlünün durumunu ağırlaştırmamak kaydıyla Avrupa Birliği’nin cezai yargı yetkileri tarafından verilen mahkumiyetler dikkate alınmalıdır. Bu nedenle, ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış olsaydım, Fransız hukukundaki 30 yıllık birikimin yasal sınırı “geçerli” olacaktı. Cezam 30 yıl olsaydı bu sınır 20 yıla indirilirdi ama 25 yıl oldu! Yani savcının kasıtlı hatası ortada. Fransız Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 362-2. maddesidir. Teknik olarak anlamak oldukça basit ama arkasında özgürlüğe karşı çıkan bir siyasi irade olduğunda her şey kinci oluyor.

Soru: Fransa’da çekilecek geri kalan cezayla ilgili durumunuzu, özellikle savunma avukatınızla ilgili durumunuzu bize güncelleyebilir misiniz – Fransız adalet sisteminin bu serüveni uzatma girişimleriyle yüzleşmek için hangi prosedürü kabul ettiniz?

Lavazza: Avukatla benimsediğimiz prosedür, daha önce size bahsettiğim Savcıya sunulan bir mektuptur. Daha sonra Pau Cumhuriyet Savcılığı’na temyiz başvurusu yapıldı ve şimdi hakimlerin vereceği yanıtı bekliyoruz. Kısacası savcı kendini bir yükten kurtardı ve benim salıverilmemin sorumluluğunu Pau Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Temyiz Mahkemesi’ne verdi. Sadece sorumluluk almak istemiyordu. Fransa’daki tutukluluğumun başında bunu yapsaydı, 9 ay beklemek yerine bizi bir çok baş ağrısından kurtarırdı. Evet, çünkü başlangıçta, 12 Kasım 2021 tarihinde Madrid’deki irtibat sulh hakimine gönderdiği bir mektupta, İspanyol hukukunda cezaların yığılması için yasal sınır 25 yıl ise, beni derhal serbest bırakmak zorunda olduğunu itiraf etti. İspanyol hukukunun uygulanma şansı olduğunu varsaydı. Açıkçası, röportajın başında söylediğim gibi, fikrini tamamen değiştirdi. Yapılan itiraz dilekçesini, mektubumu Savcılığa göndereceğim. Ayrıca, ciddi olarak değerlendirdiğim bir öneri, avukatımın paralel olarak şartlı tahliye tedbiri ve cezaların “devamı”nı isteme önerisi var. Ama önce Audience of Pau jürisinin ne dediğini bekleyelim, sonra göreceğiz.

“Yasaları ‘es geçenler’ biz değil, bu yasaları yapanlardır”

Soru: Bir yanda temyiz ve yargı süreçlerini, diğer yanda bir an önce salıverilmenizi isteyenlerin dayanışma seferberliğini gördük. Dışarıda yapılabilecekl şeylerin, sizi hala parmaklıklar ardında tutanların kararlarını etkilediğini düşünüyor musunuz?

Lavazza: Dayanışma seferberliği… bu güzel! Çok güzel! Yazıları ve basılı posterleri okudum… hepiniz çok iyi iş çıkardınız! Benimkine çok benzer bir davada zaten tanınan kanun maddelerini uygulamalarını sağlamak için kullanılacak stratejiye katıldığım, ve avukatımın “Frigerio” meselesini Versailles Temyiz Mahkemesinden bazı zorluklarla elde ettiği bir davalar deryasındayız diyebilirim. Daha dün avukatım, benimkine biraz benzeyen başka bir davanın ikinci cümlesini buldu ve onu Pau yargıçlarına gönderdi. Bu dava durumu beni güldürüyor… İktidar sisteminin yasallığı bizim doğamızda yok ve her zamanki gibi midemizi bulandırıyor. Ama yine de size, yasaları “es geçenlerin” biz değil, bu yasaları yapanlar olduğunu gösteriyoruz.

Soru: İspanya’ya geri dönelim. O ülkedeki tutukluluğunun sonunda, bir sınır dışı etme kararına çarptırıldın. Bu hüküm hakkında bize biraz detay verebilir misiniz? Karşı çıkmak veya iptal etmek için yasal işlem yaptınız mı?

Lavazza: Başta evet, ilk zamanlarda daha İspanya’dayken bana atanan bir kamu avukatıyla bazı girişimlerde bulunduk ama sonra buraya, Fransa’ya gönderildim ve şu an için bu anlamda bir şey yapmadık. Bunun zamanı geldiğinde yapılacağını düşünüyorum; şu anda başka baş ağrılarım var.

Soru: Pişman olmayan siyasi mahkumlar için geçmişte olduğu gibi uygulanan özel kanunların yanı sıra devletin tüm düşmanlıklarına izin verilen bir istisna rejimi yarattığını not ediyoruz. Bunun yakın zamanda Yunanistan’da da olduğunu gördük, Dimitris Koufondinas’ın açlık grevinde olanların, sizin davanızda da tekrar olduğunu görüyoruz. Sizce siyasi tutsakların ve anarşist hareketin tepkisi ne olmalı? Siyasi tutsakların en azından tanınan haklarının uygulanmasını sağlamak için uluslararası bir mücadele nasıl organize edilebilir sizce?

Lavazza: Öncelikle şunu söylemeliyim ki protesto ve seferberliklere ağırlık vermeliyiz, daha önce de söylediğim gibi, benim özelimde iyiler, hatta kendimi daha az yalnız hissettiren çok sayıda dayanışma mektubu alıyorum. Aslında bunca yıl hapiste hiç yalnız kalmadığımı da söylemeliyim. Ancak bu sefer hepinizin bana verdiği dayanışma en önemli şey, çünkü bu özgürlükle ilgili. Ve bu fırsatı herkese teşekkür ederek değerlendiriyorum. O kadar çok mektup varki bilemiyorum… onları almaktan bıkacaklar, sonuçta daha fazla sinirlenmesinler diye yargıçlardan beni göndermelerini isteyecek olan ceza infaz makamları olacak. Seferberliklere gelince, genel olarak, her birimizin bu alanda nasıl hareket edileceğini bildiğini düşünüyorum. Benim durumum aşırı değil, tamam, aradan seneler, 25 sene geçti ve bir kanun maddesini tanımıyorlar, genelde böyle yapıyorlar ve bu yüzden… her birimiz kendi kişisel durumumuzu değerlendirmeliyiz. Prensip olarak, protestoların, bu yasal bakış açısıyla seferberliklerin tamamen mantıklı olduğunu düşünüyorum, değil mi? Dahası, hayatım için yakın bir tehlike durumunda değilim, açlık grevinde değilim, son anlarımı yaşamıyorum, ciddi bir hastalığım yok. Yani benim durumumda böyle bir aciliyet yok diyelim. Geriye sadece beklemek, sabretmek ve bu hukuki zeminde hareket etmek kalıyor, şimdilik elbette. Yani evet, bekleyemeyen yoldaşlar var, hayatları tehlikede ve bu nedenle belki biraz daha siyasi baskı yapmamız gerekiyor. Ama benim özel durumumda bunun çok iyi olduğunu düşünüyorum.

Savaşan kaybedebilir, savaşmayan zaten kaybetmiştir”

Soru: Bu konuşmayı bitirmeden önce, son olarak yaşamakta olduğunuz günlük hapishane hayatı dünyasına geri dönelim. Varsa, Fransız ve İspanyol hapishane sistemleri arasında ne gibi farklılıklar görebiliyorsunuz? Tanışma fırsatı bulduğunuz cezaevi nüfusunuda herhangi bir farklılık fark ettiniz mi?

Lavazza: Temelde Fransız ve İspanyol cezaevleri arasındaki farklar… Şu anda İspanya’da olduğu gibi bir “saygı modülünde”yim ve hiç de fena değil. Buradaki fark, abartılı idari yavaşlıktır. Fransa, haklarınızın tanınması için çok sabırlı olmanız gereken ülkedir. Burada, dünyanın her yerinde olduğu gibi, cezaevinden bahsetmişken, cezaevine girmemenin en iyi yolu hiç girmemektir ama içindeyseniz, eski günleri hatırlayarak söylemek isterim ki, “Savaşan kaybedebilir, savaşmayan zaten kaybetmiştir”. Mahkumlarla farklılıklar… Temelde büyük bir fark yok. Adaletsizliklere kendi imkanlarıyla karşı çıkan insanların, mahkûmların olduğu kişisel durumlar vardır ama bunlar her zaman bireysel ve izole durumlardır. Adaletsiz durumlar karşısında herkesin ilgi gösterdiği, telsizleri kapatan, otobüsleri durduran bir grup yok… Şu an burada bulunduğum yerde böyle bir şey görmedim. Denetim ve baskı düzeyindeki idari farklılıklar… örneğin burada mektuplar açık olarak teslim ediliyor, yani kapatılamıyor, çünkü okuyup fotokopisini çekip yargıca gönderiyorlar. Yabancı dilde ise çevirip alıcıya gönderiyorlar. Ancak İspanya’da bu mektupların açılmasına yalnızca yargıç izin verebilir. Adli bir bakış açısıyla, eğer diş ağrınız varsa, dişinizi çekmeden önce… iyi geceler… aylar geçer. İspanya’da ücretli bir servis var, çok ağrınız varsa bu yola başvurabilirsiniz, elli avroya dişinizi çekerler. Ancak burada bu hizmet yok ve ağrı kesicilerin gelmesini beklemeniz gerekiyor. Aşırı kalabalık bir dönem vardı. Yalnız bir hücredeydim, küçük bir hücrede, bana başka bir mahkumla birlikte yatacağım söylendiğinde, hücrede sadece bir yatak olduğu için yerde uyumaya zorlandım. Bu yüzden her gece kimin yatakta, kimin yerde yatacağını görmek için kura çektik. Avukattan bunu gardiyana ve hapishane patronlarıyla ilgilenen enstitüye rapor etmesini istedim. Dört gün sonra cevap aldım, modülümü değiştirdiler ve şimdi herkes gibi bir hücrede yalnız yaşıyorum. Avukatı harekete geçirdiğinizde idare sizi dikkate alır ama avukatınız yoksa sadece çimlerin büyümesini seyredebilirsiniz… Tek bir hücrede başka bir mahkûmla aylarca bekleme riskini alırsınız. O zaman, zaten hüküm giydiğimi ve yedi aydan fazla bir süredir henüz yargılanmamış mahkumlar gibi yaşadığımı belirtmeliyim. Dolayısıyla biçim değişikliği, yalnızca bir hücrede iki olma gerçeğini ifşa etmeye yaradı. Şimdiki, daha önce bulunduğum diğer modülden biraz daha iyi, ama bu sefer sorun tüm modülün virüs tarafından sınırlandırılmış olması. Bir süre önce hücremi kapattılar ve buradaki bu modülün, CD 1’in şimdilik sınırlı olduğunu söylediler. Yani yayılacağı gibi yayıldı tabii ki, çünkü hiçbir engeli yok. Genel olarak pek bir fark yok, aslında Fransa’da “saygı modülü” ilkesini İspanya’dan kopyalamışlar. Saygı modülü, belirli yükümlülüklere, belirli görevlere, belirli alışkanlıklara, davranışlara sahip olduğunuz belirli bir modüldür. Örneğin, seçtiğiniz haftada 25 saat aktivite yapma zorunluluğu. Var olan aktiviteler sonsuzdur. Hücrede kalmamak için saatlerce aktivite yapıyorum. Spor yapıyorum… açıkçası burası diğer yerlerden daha iyi ama neyse, hapishane hapishanedir. Son olarak dışarıda olup herkese varlığı için içtenlikle teşekkür etmek, herkese sarılmak isterdim!

Çeviri: Barikat Haber