Marmara Bölgesi hapishanelerinde son üç ayda tutsaklara yönelik hak ihlallerini raporlaştıran İHD İstanbul Şubesi, çıplak arama işkencesine karşı çıkan tutsakların işkenceye uğradığını, gardiyanların tarafından ölüm tehdidine maruz kaldığını, intihara sürüklendiğini belirtti.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Marmara Bölgesi hapishanelerinde ocak-şubat-mart aylarında yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladıkları raporu dernek binasında yaptıkları basın toplantısıyla açıkladı.
Tutsaklara yönelik saldırılar sürüyor
ETHA’nın haberine göre, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, üç ay boyunca tutsaklara yönelik fiziki saldırılar, tehdit, darp, çıplak arama, baskın hücre aramaları yoluyla işkence, ırkçı ayrımcı yaklaşımlar, ölümle tehdit, politik tutsakların yanına itirafçı tutsakların konularak provokasyon ortamı yaratılması, tutsakların infazlarının yakılması, gardiyanların hücrelere ip atarak “intihar edin” baskısı yapılması, politik tutsakların bağımsızlar koğuşuna geçmeye zorlanması, askeri nizamda tek sıra halinde ayakta sayıma zorlanma, sağlık ve tedavi hakkı alanındaki ihlallerin, keyfi yasak ve uygulamalarla devam ettiğini belirtti.
Covid-19 salgını bahanesiyle hapishanelerde bütün sosyal haklara getirilen kısıtlamaların devam ettiği, tecrit ve izolasyonun derinleştiğini, kalıcı hale getirildiğini söyleyen Yoleri, “Covid salgını sürecinde yaşanan hastane randevularının iptali, kelepçeli muayene ve olumsuz karantina uygulamaları nedeniyle hastaneye sevkler ve tedaviye erişimde yaşanan sorunlar hasta mahpusların yaşamlarını yitirmelerini hızlandırmıştır. Görüşlere getirilen kısıtlamalar artarak devam etmiş, ayda dört kez olan kapalı görüş 2’ye, ayda bir kez bir saat olan açık görüş yarım saate düşürülmüştür. Hasta mahpuslara halen yeterli beslenme sağlanmamaktadır. Hücre ve üst aramalarında gardiyanlar maske ve eldiven kullanmamakta, mesafeyi korumamakta, uyarıda ya da itirazda bulunan mahpuslara disiplin soruşturmaları başlatılmaktadır. Mahpuslara maske takma zorunluluğu varken, gardiyanlar maskesiz ve hiçbir önlem almayarak mahpusların sağlıklarını tehlikeye atmayı sürdürmektedirler” dedi.
“En yoğun yaşanan sorunlardan birisi çıplak arama işkencesi”
Bu dönemde en yoğun yaşanan sorunlardan birinin de çıplak arama işkencesi olduğunu ve bu uygulama sırasında tutsağın ağzının içine bakılmak istendiğini, çıplak arama işkencesini reddeden tutsaklara ise işkence uygulandığını, giysilerinin parçalanarak çıkarıldığı, tutsaklardan diz çökmesi istendiğini kabul etmediklerinde ise hapishanenin kamera olmayan bölümlerine götürülerek işkence yapıldığını aktaran Yoleri, “Mahpuslar karantina uygulaması adı altında tek başlarına hücrelere konularak aylarca buralarda tek başına bırakılmış, sistematik bir uygulama olan tecrit uygulaması ağırlaştırılmıştır. Ayrıca, mahpuslara görevli memura direnmekten davalar açılmış, mahpusun yaptığı şikayetlere ise ‘kovuşturmaya yer yoktur’ cevabı verilmiş, dosyalar kapatılmıştır” diye konuştu.
“Tahliyeleri engelleniyor”
Pandemi sürecinin hak gaspları için fırsat olarak kullanıldığını belirten Yoleri, “Bu uygulamalar mahpusun sadece sosyalleşmesini değil, sosyal dayanışma, kültürel gelişim, dışarıda olan biteni anlama, kendisini geliştirecek düşünsel araçlara ve bilgiye erişme imkanlarını da ortadan kaldırmış, mahpusu sert bir şekilde dışarıdan izole etmiş, yalnızlaştırmıştır. Hapishanelerde yaşanan ağır sorunlardan biri de tahliyesi gelmiş ya da açık cezaevine gitmesi gereken mahpusların olumsuz ‘iyi hal’ değerlendirmesi adı altında bu haklarından mahrum bırakılmaları olmuştur. Mahpusların hangi koğuşta kaldıkları, görüşçülerinin kimler olduğu, kimin para yatırdığı, okuduğu kitaplar, halay çekmesi, kutlama ya da anmaya katılması, türkü söylemesi vb. durumlar dahi iyi hal değerlendirmesi sırasında ölçüt olarak kullanılmakta, mahpusun tahliyesi verilen olumsuz raporlarla engellenmektedir” ifadelerini kullandı.
Hapishanelerin tümünde disiplin cezaları, süreli/süresiz yayınlar ve kitap yasakları ile mektup yasakları, resmi kurumlara yazılan yazılar ve suç duyurusu dilekçelerinin gönderilmemesi, sohbet ve spor haklarının kullandırılmaması, hücre havalandırmalarından yeterince yararlanamamaları, hapishane kantinlerinde yüksek fiyat, çeşit azlığı, sadece belli markaların bulunması, bazı ihtiyaç malzemelerinin kantinde satışının yasak olması ve bu ihtiyaçların dış kantinden karşılanmaması sorunlarının devam ettiğini dile getiren Yoleri, şöyle devam etti: “Diğer bir sorun ise infaz koruma memurlarının, müdürlerin mahpuslara dönük küfür, hakaret kötü muameleyle ortamı sürekli germeleridir. Mahpuslara düşmanca davranış ve keyfiyet had safhaya varmış bulunmaktadır. Hücre aramalarında covid tedbirlerini almamaları, hücrelere baskın aramalar, gece hücre araması yapılmak istenmesi, haftada iki kez hücre araması yapılması, aramalara gardiyanlarla birlikte polis ve istihbarat elamanlarının girmesi, eşyaların kırılması, dağıtılması, kişiler hedef alınarak hücrelerine baskın yapılması, Adalet Bakanlığının emriyle denilerek mahpusun tek kişilik hücreye konması, yine aile ve avukat görüşlerinde yaşanan sorunlar, görüşlerde iki kişi ziyaretçi sayısının iki kişi ile kısıtlaması, görüşe gelecek kişinin ‘görüşme yeteneğine sahip olması’ şartı ve görüşe gelecek kişinin gelmeden belli bir süre önce geleceğini bildirmesi zorunluluğu gibi yeni yeni zorlamalar da devreye sokulmuştur.”
Önemli sorunlarından bir diğerinin; tek kişilik hücrelerden oluşan, kapıların merkezi sistemle açılıp kapandığı, tuvaletle tutsağın kaldığı yerin birbirinden ayrılmadığı, ayakta sayımın dayatıldığı, tutsaklardan gardiyanlara “başkan” ya da “abi” diye hitap etmelerinin istendiği, tutsağın duvar dibinde yürümesinin istendiği yerler olan S tipi hapishaneler olduğunun altını çizen Yoleri, “Mahpusların derneğimize erişimine getirilen sınırlamalara ve çıkarılan güçlüklere rağmen yapılan başvurular, sorunların raporumuza yansıyabilenden çok daha fazla olduğuna işaret etmektedir” diye konuştu.