Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi (TDİ), 18 Mart Uluslarası Politik Tutsaklarla Dayanışma Günü için Kadıköy Rıhtım’da “Devrimci Tutsaklara Özgürlük” şiarıyla basın açıklaması gerçekleştirdi.
Eylemde konuşma yapan HDP milletvekili Musa Piroğlu, “Bir ülkede, hapishanelerde hasta tutsaklar ölüme terk ediliyorsa, o ülkede kimsenin can güvenliği olmadığını” vurgulayarak, “Tüm dünyada devletlerin kendi görüşlerine ve çıkarlarına karşı çıkan devrimcileri, gazetecileri, sendikacıları hapishanelerde rehin tutmaya devam ediyor.” dedi.
Piroğlu’nun konuşmasının ardından söz alan tutsak ailesi Hıdır Sabur hasta tutsaklarla ilgili şunları söyledi: “Ne olursa olsun, insan hayatı kutsaldır. Ama bugün, hapishanelerde 1000’e yakın hasta tutsak bulunmaktadır. Biz aileler şunu istiyoruz: “Ailelerin denetiminde tam teşekküllü bir hastanede tutsakların tedavi olması, ya da denetimli serbestlik yasası altında ailelerine teslim edilip onların serbest bırakılması. Ama bu, anayasada olduğu halde halde yapılmıyor. Yine anayasa göre herkes serbestçe basın açıklaması yapabilir, ama yaptığımız üç açıklamada da tutsak aileleri olarak gözaltına alındık. Çünkü onlar bizden korkmaktadır, ama biz asla bu davadan vazgeçmiyoruz. İnfaz yakmalara son, hasta tutsaklar serbest bırakılsın, devrimci tutsaklara özgürlük.“
Konuşmanın ardından Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi adına basın açıklaması okundu. Basın açıklaması şöyle:
Bugün ülkemiz özgülünde başta hasta tutsaklar olmak üzere dünyanın dört bir köşesinde zindanlarda tutulan politik tutsaklarla dayanışmak için buradayız. 1923’ten bu yana her 18 Mart’ta politik tutsaklarla dayanışma şiarları yükseltiliyor, politik tutsakların direnişlerine ses olunuyor.
Ülkemiz ve dünyanın birçok bölgesinde özgürlük, eşitlik, bağımsızlık isteyenler zindanlarla cezalandırılmaya, boyun eğdirilmeye çalışılıyor. Egemenler, sömürü düzenine karşı çıkanları dört duvar arasına hapsetmekle çözüm bulduğunu düşünüyor. Ama politik tutsaklar dünyanın dört bir yanında mücadeleyi ilmek ilmek örüyor, direnişi yükseltiyor.
Emperyalist kapitalist sistemin krizi derinleşirken, bu krizlerden çıkmanın yolunu da emekçi kitlelere yönelik daha fazla saldırganlıkta buluyorlar. Bu saldırganlığa karşı dünyanın dört bir yanında işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin sesleri birleşiyor ve yükseliyor. Birleşen sesler daha fazla saldırganlıkla, daha fazla gözaltı ve tutuklama terörüyle, daha fazla hak gaspıyla bastırılmak isteniyor. Bu krizlerle “demokrat” maskeli egemenlerin maskeleri düşüyor, ezilenlerin kazanılmış tüm hakları gasp ediliyor.
Bugün ülkemiz de, ülkemiz hapishaneleri de bu saldırılardan azade değil. Ülkede en ufak bir hak arama mücadelesi, en ufak bir farklı ses, devletin polisiyle, jandarmasıyla, mahkemeleriyle bastırılmaya çalışılıyor. Dışarıda bu saldırganlık sürerken içeride de tutsakların tüm hakları gasp ediliyor. Can bedeli kazanılmış haklar, pandemi bahanesiyle tırpanlanıyor, devrimci tutsaklar politik kimliklerinden koparılmak isteniyor.
Bu süreçte özellikle hasta tutsakların sağlık durumu kötüleşti, tedavi hakları çeşitli dayatmalarla engellendi. Birçok hapishanede hasta tutsaklar yaşamını yitirirken bazı hasta tutsaklar da tahliye edildikten kısa bir süre sonra yaşamını yitirdi. Hasta tutsakların hastane sevkleri de tabut tipi ring, ağız içi arama dayatması, asker araması dayatması, kelepçeli muayene gibi dayatmalarla engellendi ve sağlık durumları daha da kötüleşti. Devlet geçmişte olduğu gibi bugün de tutsakları ölümle terbiye etmeye çalışıyor.
Bu saldırıların yabancısı değiliz, bu saldırılara tek tip elbise dayatmasında, Diyarbakır, Buca, Ümraniye, Ulucanlar katliamlarında, 19-22 Aralık Hapishaneler katliamlarında tanık olduk. Ülkemizde olduğu gibi dünyada da zindanlar egemenlerin, sömürü düzeninin gerçeklerini gösteren ayna gibidirler.
Biz bu gerçekleri, İran hapishanelerinde Kürtlere uygulanan saldırılarda, İtalya, İngiltere, Fransa, Almanya, Yunanistan hapishanelerinde, İsrail hapishanelerinde Peru’da, İspanya’da Guatemala’da, Vietnam’da politik tutsaklara yönelik saldırı ve katliam politikalarında bu gerçekliği görüyoruz.
Dünyanın dört bir yanında özgürlük, eşitlik ve adalet istedikleri için binlerce kişi tutsak bulunuyor. Hindistan’dan Fransa’ya, ABD’den Filipinler’e, Türkiye’den Filistin’e 18 Mart Uluslararası Politik Tutsaklarla Dayanışma Günü vesilesiyle bir kez daha politik tutsaklarla dayanışmayı yükseltiyoruz. Sesimizi politik tutsakların direnişleriyle birleştiriyoruz.
Zulümle, tecritle, idamla, infazla, hak gasplarıyla, baskı ve sindirme politikalarıyla teslim alınamayan, bedenleri esir alınan ama fikirleri özgür olan politik tutsakların seslerine ses oluyoruz! Selam olsun dünyanın dört bir yanında dört duvar arasında baş eğmeyen politik tutsaklara!
POLİTİK TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!
YAŞASIN ENTERNASYONAL DAYANIŞMA!
İÇERDE DIŞARDA HÜCRELERİ PARÇALA!
Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi